
Sunday, 27 December 2009
Özer

Katalunya

Schumi

Görmemişin Antrenörü

Right Back Of The Decade

%20-Carragher
%19-Babbel
%8-Arbeloa
Sunday, 20 December 2009
Hava Ayaz Mı Ayaz...

Soğuk havanın çarptığı diğer takım da Juventus. Catania'ya evlerinde mağlup oldular, her yerde yazıyor, son 5 maçta 4. mağlubiyet. Eksik olan kariyeri ağır bir teknik direktör, yaşı uygun bir yıldız. Diego tamamlayıcı bir adam ama takımı alıp götüren biri değil. Bremen'i taşımakla Juve'yi taşımak arasında dağlar kadar fark var. Ayrıca Melo'nun da yılın bidonu olmasına katılmıyorum. Adam Brezilya milli takımının ön liberosu. Kötü adam değil, Fiorentina'da oynadığı futbolu onu buraya getirdi. Poulsen'i de çok eleştirmişlerdi ama standart bakıldığında iyi adamlar. Yaratıcı oyun için Del Piero'nun yerine varis lazım.
Günü Dışarıda Geçirince...

Friday, 18 December 2009
BJK-Bursa


Kura

CL'de en dikkat çeken eşleşme; Inter-Chelsea. Mourinho'nun her eşleşmesi olay. Barça ile eşleşse bir türlü, Chelsea ile bir başka. Kendi yarattığıyla yaratmaya çalıştığı karşılaşacak. Inter asla bir Chelsea değil. Daha gitmeleri gereken çok yol var. Serie A'dan ayrılmadıkça bir üst seviyeye çıkmaları da çok kolay değil. Hele Ancelotti'yle yakaladıkları anlayış onları biraz daha ileri götürdü. Güzel maçlar olacağı kesin. Diğer iyi eşleşme de Milan-ManU. Kağıt üstünde büyük maç ama Milan iyi bir ivme yakaladı diye onları çeyrek finalde görürüz diyemez kimse. ManU da Tevez ve Ronaldo'yu kaybedeli öksüz bende.

Değişmeyecek olan ise bu turlar geçilirse karşılaşılacak takımlar. Romen Unirea ile eşleşen Liverpool bir sonraki turda FB'yi eleyecek gibi duruyor. Ben Unirea'nın Lpool'u zorlayacağına inanıyorum. Benitez'e ızdırap olmak en son dileğimdir ama Kadıköy'e gelirlerse buradan çok kolay çıkamayacaklardır. GS ise Everton-Sporting galibiyle eşleşti. Bu turu geçerlerse bir sonrakinde çok daha fazla şansları olduğu gerçek. Everton PL'de sürünüyor, Sporting ne kadar iyi olursa olsun kafa kafaya oynanacak bir kültürden. Objektif bakınca bu takımların 4'ü de 2 takımımızı eleyebilir, kimse şaşırmaz. Asıl sürpriz bu turları aşmaktır, Şubat sonrası bize lazım olan ligdeki kavgalar değil UEFA'daki turlar.
Stuttgart - Barcelona
Olympiakos - Bordeaux
Inter - Chelsea
Bayern Münih - Fiorentina
CSKA Moskova - Sevilla
Lyon - Real Madrid
Porto - Arsenal
Milan - Manchester United
Rubin Kazan - Hapoel Tel Aviv
Athletic Bilbao - Anderlecht
Kopenhag - Marsilya
Panathinaikos - Roma
Atletico Madrid - Galatasaray
Ajax - Juventus
Brugge - Valencia
Fulham - Shakhtar
Liverpool - Unirea Urziceni
Hamburg - PSV Eindhoven
Villarreal - Wolfsburg
Standard Liege - Salzburg
Twente - Werder Bremen
Lille - Fenerbahçe
Everton - Sporting
Hertha - Benfica
Hamburg - PSV Eindhoven / Athletic Bilbao - Anderlecht
Rubin Kazan - Hapoel Tel Aviv / Villarreal - Wolfsburg
Atletico Madrid - Galatasaray / Everton - Sporting
Hertha - Benfica / Kopenhag - Marsilya
Panathinaikos - Roma / Standard Liege - Salzburg
Lille - Fenerbahçe / Liverpool - Unirea Urziceni
Ajax - Juventus / Fulham - Shakhtar
Brugge - Valencia / Twente - Werder Bremen
Shankly

Liverpool'un Wigan maçının devre arasındaki kutlamaları görünce anlam veremedim. Shankly kutlamaları? Biraz okudum, araştırdım. Sonra ortaya herkesin bildiği, Liverpool taraftarı diye geçinen bendenizin bilmediği büyük bir adam çıktı ortaya. Bu adam da İskoç. Merak etmeye başladım şu yeşil mekanı. Suyunda birşey var herhalde. Shankly, aynı Ferguson gibi (daha doğrusu tam tersi), Liverpool'un 15 sene başındaki adammış. Öncesinde yine Ferguson gibi kayda değer olmayan bir kariyer. 2. ligdeki Liverpool'u 14 kişiyle 1. lige ve daha sonra şampiyonluklara taşıyan, Kop'un Kop olmasına bile ivme veren adam. William Bill Shankly. Tesisleri, kültürü, takımı kuran adam. You'll never walk alone yazan Shankly Gates'in onurlu sahibi. Liverpool'u Liverpool yapan adam. UEFA şampiyonu yapan adam. Şimdiye kadar bahsetmemiş olmanın utancıyla aşağıda Liverpool kariyeri...
1962 Second Division champions
1964 First Division champions
1965 FA Cup Winners, European Champions' Cup semi-finalists.
1966 First Division champions, European Cup Winners Cup beaten finalists.
1969 First Division runners-up.
1971 FA Cup beaten finalists, Inter-Cities Fairs Cup semi-finalists.
1973 First Division champions, UEFA Cup winners.
1974 FA Cup winners, First Division runners-up.
Thursday, 17 December 2009
Ceza Budur!

Tuesday, 15 December 2009
Beleş Transfer

Monday, 14 December 2009
Ramos? Higuain?

Birkaç satır da Ramos için. Geçen senelerde stoper mevkiinde zaten iyi bir performansı vardı. Ancak milli takım ve Madrid'de sağ beke geçişiyle bence dünyanın en iyi oyuncularından biri oldu. Maicon'dan sonra yazarım takımıma. Kafaya çıkışları, korner fırsatçılığı, dinamik ileri çıkışları, bitmek bilmeyen koşuları, pas yüzdesi ve sağlamlığı İspanyolu müthiş bir adam yapıyor. Valencia'yı evinde bu sezon yenmek kolay iş değildi. Hem de 2-3 gibi bir skorla. Rakip hep maçın içindeydi ve maça asılıyordu. Villa'nın golünde Casillas'ın hatası var mı tartışmak lazım ama Garay'ın kafası öyle bir yere gitti ki Madrid haketti. Ama Pepe'yi kaybettiler, ilahi adalet, 6 ay sakat.
Sunday, 13 December 2009
İyi Kaleci Kötü Kaleci

ManU'nun yenildiği haftada, Arsenal de Liverpool'a Anfield'da geriden gelip mağlubiyet tattırınca ortalık şenlendi. Arshavin Anfield'da ne hissediyorsa coşuyor, coştukça da atıyor. Torres'in dönüşü, Gerrard'ın varlığı genç Arsenal'i pek zorlamadı. Takım savunması Xabi gitti gideli görevini yapamıyor. Zaten orta saha ne hücumda ne savunmada etkin olamayınca takımın sezonu da kötü geçiyor. Aquilani'nin bitmeyen bekleyişi, Mascherano'nun her gün Carlos tadında " Barça'ya gidebilirim"leri, Lucas'ın yetersizliği Benitez'i köşeye sıkıştırıyor. Chelsea hala yukarılarda ama tablo değişecek gibi. ManU ve Arsenal koşuyu bırakmıyor.
Thursday, 10 December 2009
Ayhan Şahenk'te Kaybetmek

Barça-Inter

Biz bıyıklı-bıyıksız Türkler için ise dün geceki en enteresan olay Standart Liege kaleci Sinan Bolat'ın son dakikada kafa golüyle (ama ne gol!) Alkmaar'ı Avrupa'nın dışına itmesiydi. Golü kadar gol sonrası koşusu da enteresan bir performans. Kendi kalesine kadar diri bir koşu, enerji patlaması ve puan. Tuhaf spor şu futbol, nereden ne sevinç yaratabilir şaşırıyor insan. En sonunda televizyonu kapatıp uyuyorsunuz!
Wednesday, 9 December 2009
Adam Adama


Tuesday, 8 December 2009
Dedikodu

- Carlton Cole-Arsenal
- Adriano-Roma
- Elton-Stuttgart, Schalke
- Pavlyuchenko-Roma
- Luca Toni-Inter
- Sidney Govou-PSG
- Bojan Krkic-Arsenal
- Ezequiel Munoz-Fiorentina
- Dzeko-ManU
Sağlam Maç Listesi

BJK-Cska : 08.12 Salı 21:45
Atletico Madrid-Porto : 08.12 Salı 21:45
Juventus-Bayern Münih : 08.12 Salı 21:45
Inter-Rubin Kazan : 09.12 Çarşamba 21:45
Dinamo Kiev-Barcelona : 09.12 Çarşamba 21:45
Monday, 7 December 2009
Serie A'da Olup Bitenler


Monday, 30 November 2009
Lider

Sampdoria - Cassano
Parma-Bojinov
Genoa-Palladino (Crespo da yazılabilir ama ilk 11'e pek giremiyor)
Cagliari-yok gibi
Bari-Kutuzov
Fiorentina-Gilardino
Napoli-yok
Udinese-Di Natale (Corradi)
Chievo-Pellisier
Palermo-Miccoli
Lazio-Cruz (Rocchi)
Bologna-Di Vaio
Atalanta-Acquafresca (Tribocchi)
Livorno-Lucarelli
Catania-Mascara
Siena-Maccarone
Genoa-Sampdoria

GENOA [3 - 0] SAMPDORIA
10' [1 - 0] O. Milanetto (pen.)
45' G. Biava (Kırmızı kart, Genoa)
53' [2 - 0] M. Rossi
67' M. Rossi (Kırmızı kart, Sampdoria)
75' [3 - 0] R. Palladino (pen.)
88' F. Cacciatore (Kırmızı kart, Sampdoria)
Daum Takımı Olamamak

Saturday, 28 November 2009
Santraforsuzluk

FB'nin sorunu aynı olsa da ne yazık ki tek maçla sınırlı değil. Pierre'den öncesini bir kenara bırakırsak bu sorun hep mevcut. Takım ne kadar iyi olursa olsun, ileride topu kalecinin ötesine geçirecek bir çift krampon olmadı mı, o takım golsüzlüğe ve başarısızlığa mahkum oluyor. Birçok adam belki de uzun senelerdir tek santrafor oynamanın, kimi zaman da Alex'in gazabına uğruyor. FB tarihinin en büyük oyuncularından biri olarak kabul edilen (benim için en iyi yabancı) Brezilyalı solak kağıt üzerindekinin aksine FB'nin her zaman 2. santraforu olarak yer aldı ve ondan daha fazla üretken kimse etrafında yer alamadı. Kezman, Deivid ve Güiza bilinen hikayeler. Semih'in asla tercih edilmeyişi bir başka hikaye. Kazım ve Tuncay'dan devşirme santraforlar tek maçlık performanslarla sınırlı kaldı. Son dönemlere bakarsak Beschastnykh, Rebrov, İlhan gelip gidenler. Anelka'yı bu klasmana koymamak gerek. O Türk futbol tarihinin en kariyerli yabancısı olmasına rağmen, ve çok iyi maçlar çıkarmış olmasına rağmen, Türkiye ona bir boy ufak geliyordu, esas sorun buydu. FB'yi bir üst seviyeye çıkarmaya en yakın olunan Zico'lu sezonda eksik olan Kezman'ın yerine Luis Fabiano'nun olmayışıydı. Üst düzey herhangi bir santraforun, ki bu adamın kariyerli olması gerekmiyor, FB takımının birçok açığını kapatırdı. Ayağında top tutan, asist yapabilen, iyi şut atan, kafaya çıkan ve yılda 20 gol atan bir uç adama ihtiyaç olduğu açık, ama o kadar yıldızın arasına bu tipte bir adam katılamadı. Belki Alex'in bunları zaten yapıyor olmasından belki hatalardan belki de 14 milyon Euro verip yine de olmamasından. Elbette tek sorun en uç adamın yetersizliği değil ama, Avrupa'nın üst düzey 30 takımını inceleyip kötü santrafora (kötü performans da denebilir : Kezman-Güiza) rastlayamıyorsa insan, gerisi bahane diyor.
Tuesday, 24 November 2009
Kültür

Iniesta ile başlayalım. Şu an yerde yatıyor. Chivu tekmeyi yapıştırdı; çünkü haketti, sağdan atıp soldan geçerek Rumen oyuncuyu küçük düşürmek üzereydi. İlker Yasin'in yalancısıyım, Rooney onun için dünyanın en büyük oyuncusu demiş. Bence de Messi-Ronaldo saçmalığından öte bir adam. Xavi'den daha üstün mü tartışırım, Ronaldo'dan hızlı mı bilmiyorum, Messi kadar kıvrak mı incelemek lazım. Ama mütevazi ve sessiz bir adam olması onu sempatik yapıyor. Nou Camp'ta bu hallere düşeceği aklına gelmeyen adam Eto'o ona baktıkça gıpta ediyor mudur acaba? Bu sene çok iyi olmayan Barça'nın Inter'e karşı geçen seneden bir 45 dakika izlettirmesi de Afrikalı oyuncunun şanssızlığı. Messi-Ibra yok, ama tribünler altyapıdan çıkan Pedro'yu alkışlıyor. Rubin 1 puan aldı, bu haftadan geçen sezonun efsane takımının elenmesi tatsız olurdu, neyse ki olmadı. Haftasonu El Clasico var, kadrolar müthiş, ama Barça'nın silkelediği Inter kadrosuna da kim laf edebilir ki?
Julio Cesar-Maicon-Samuel-Lucio-Chivu-Cambiasso-Stankoviç-Motta-Zanetti-Milito-Eto'o
Saturday, 21 November 2009
Gözler Santrada

Fakat bu sefer santra noktasında meşin yuvarlak değil,
beyaz güllerle kaplanmış, son yolculuğuna uğurlanan Enke’nin tabutu vardı.
2003 yılında Frank Rijkaard, Louis van Gaal’den görevi devralınca
Rüştü kiralik olarak Barcelona’ya gitti, Enke de kiralik olarak Christoph Daum’lu Fenerbahçe’ye geldi.
Ancak Fenerbahçe 10 Ağustos günü İstanbulspor’a 3-0 mağlup oldu.
Yediği gollerde hatalı olduğunu düşünen Fenerbahçe taraftarı Enke’yi protesto etti ve tribünden su şişeleri, çakmaklar yağdırdı; kendi sahasında, kendi futbolcusuna.
Ben o sırada tatildeydim, deniz kıyısında rakı içip balık yiyordum.
Maçı rakı soframdan seyretmiş, muhtemelen Enke’ye de sövmüştüm.
Birkaç gün sonra ben İstanbul'a döndüm, Enke de İspanya’ya.
Sonrasında 4 ay Barcelona’da takımdan ayrı olarak çalıştı, 2004 Ocak ayında İspanya ikinci ligindeki Tenerife’ye kiralandı. Tenerife’de iyi oynadı, yükseldi, futbolseverlerin sevgisini kazandı.
Temmuz 2004’te bedelsiz olarak Bundesliga’ya döndü, Hannover 96 ile 2 yıllık anlaşma imzaladı. Kulübün as kalecisi olup Kicker dergisinin düzenlediği ankette spor dünyası tarafından ligin en iyi kalecisi seçildi, başarı ve istikrara kavuştu.
Yükselişi Stuttgart gibi daha büyük bir takıma transfer ihtimalini doğurduysa da Aralık 2006’da Hannover 96 ile 2009-2010 sezonu sonuna kadar anlaşma yeniledi, spekülasyonları bitirdi.
Eylül 2006’da 2 yaşındaki kızı Lara’yı bir kalp hastalığı nedeniyle kaybedince zor günler ve depresyon geri döndü. Aslında eşinin ve doktorunun anlattıklarına göre depresyonun temelleri 2003 yılına kadar gidiyordu.
Eşi Teresa Enke “Depresyon süreci kolay olmadı. Ama birlikte üstesinden geldik.
Çünkü Barcelona ve İstanbul’dan bir süre sonra iyi durumdaydık, doktorların da yardımıyla atlattık. Geleceğe dair umutluyduk. Lara’yı kaybettikten sonra daha da yakınlaştık. Sevgimizle her şeyin üstesinden gelebiliriz diye düşünüyorduk. Ama bunu her zaman yapamıyorsunuz.” dedi.
Doktoru Valentin Markser, birkaç başarısız transfer yaşadığı 2003 yılından beri Enke’yi tedavi ettiğini, kendisinin “depresyon ve başarısız olma korkusu” yaşadığını söyledi. İntihar günü ise iyi hissettiğini ve tedaviye gelmeyeceğini söylemişti.
Anlaşılan Enke’nin kaçırmaması gereken bir treni vardı.
2007-08 sezonunda arkadaşları tarafından takım kaptanı seçilen, 2008-2009 sezonunda tekrar en iyi kaleci ödülünü alan Enke, 10 Kasım'da son atlayışını bir trenin önüne yaptığında halen Hannover 96’nin kaptanı ve Almanya’nın en iyi kalecisiydi.
İntihar ettiğinde yaklaşık 6 yıldır depresyondaydı ve rahatsızlığının ortaya çıkması durumunda Mayıs 2009’da evlat edindikleri Leila’nın ellerinden alınmasından “ölesiye” korkuyordu.
Barcelona, o gece oynadığı maçta 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu.
21-22 Kasım Bundesliga maçlarında ve Benfica'nın oynayacağı ilk maçta da saygı duruşu yapılacağı açıklandı.
Enke’nin Hannover’deki AWD-Arena’da yapılan cenaze törenine 45bin kişi katıldı.
Bizim derbiler dahil birçok maça zar zor topladığımız bir sayıyla, gerçek taraftarlar ve Almanya’nın önde gelen isimleriyle birlikte.
Alman Futbol Federasyonu Başkani Zwanziger;
“Futbol yaşamdaki her şey olmamalı. Siz taraftarlar, kahramanlarınızın günlük hayatlarında karşılaştıkları baskılara daha fazla anlayış göstermelisiniz.
Gelecekte Almanya’nın yıldızları olacak futbolcuların aileleri; eğer çocuklarınızın bir gün milli takım oyuncuları olacaklarını düşünüyorsanız, sadece zaferi düşünmeyin” dedi. Oysa görünüşe bakılırsa bu sözleri asıl duyması gereken Almanya’daki değil, Türkiye’deki tribünleri dolduranlar olmalıydı. Sahada ve özel hayatında sınır tanımadan üzerlerine gidilen genç futbolcuların bir hafta kahraman bir hafta hain ilan edildikleri Türkiye’deki.
Hannover 96 Kulübü Başkanı Martin Kind;
“Enke’yi sadece elde ettiği başarılar popüler yapmadı. Kişiliği bunda büyük pay sahibiydi. Sen kelimenin tam anlamıyla 1 numaraydın. Bu yüzden kalplerimiz çok ağır durumda” dedi.
İşte bu yüzden Hannover 96 kulübü 1 numaralı formayı Enke’nin anısıyla birlikte emekliye ayırmayı düşünüyor.
Törende Hannover 96’nın şarkısı Alte Liebe “Eski Aşk” ve You’ll Never Walk Alone çalındı, The Rose şarkısı esliginde Enke arkadaşları tarafından son yolculuğuna taşındı.
15 Kasım günü, Enke 2004 yılından beri ter döktüğü sahayı son kez terk etti.
2 yaşında kaybettiği kızı Lara’nın yanına gitmek üzere...
Bence o bir kahramandı, belki de bir sihirbaz. Ne de olsa 2004 yılından bu yana iyi bir performans yakalamış, bizim ilk maçında hiç utanmadan ona savurduğumuz çakmak ve şişeleri 45bin kişinin gözleri önünde bembeyaz güllere çevirmişti. Ama galiba hayat çok fazla üzerine geldi.
Hafta sonu “derbi” var.
Biz şimdiden çıkacak olayları, tribünlerdeki küfürleri, hangi futbolcuların göklere çıkarılıp, hangilerinin yerin dibine sokulacağını bekliyoruz. Kimimiz stadyumda bağıracak, kimimiz rakı sofrasından sövecek, “bu takım adam olmaz” diyecek.
Ama kimse “ben gerçek bir taraftar olabilecek miyim, ben Hannover 96 taraftarı kadar vefalı, futbolcusuna sahip çıkan, onu asla yalnız yürütmeyen bir taraftar olabilecek miyim” diye düşünmeyecek.
Zaten insan düşünmeden edemiyor. Bizim “derbi”den önce saygı duruşu olsa ne olur, olmasa ne olur. Zaten yıllardır sessiz sedasız bir saygı duruşunda bulunmaktan bile aciz değil miyiz? Bizim “derbi”ler çook uzun zaman önce traş bıçağı oldu bile.
Enke’nin oynadığı tüm takımlar, tüm ülkeler gibi Fenerbahçe’nin de Türkiye’nin de kendisine bir gönül borcu vardır, olmalıdır.
Maçtan önce yapılacak bir saygı duruşu, kendisine yaptiklarımızdan dolayı üzgün olduğumuzu ama aradan geçen bunca yılda yaptıklarına ve üstesinden geldiklerine, gelebildiği kadarına duyulan saygıyı anlatır belki de. Tabii eğer çıt çıkarmadan yapılabilecek bir saygı duruşu olursa, saygısızlık yerine.
Bir de gönül istiyor ki Fenerbahçeli futbolcular ellerinde Almanca bir pankart ile çıksalar sahaya. Ama üzerinde ne yazması gerekir, insan karar veremiyor.
“keşke burada olsaydın” mı, yoksa “keşke buraya hiç uğramasaydın” mı?
Belki de tüm bunların acısını da içinde taşıyan sadece bir “keşke” bile yeterli olur.
Sen çöküyordun, ben rakı içiyordum. Keşke seni anlayabilseydim.
Beni ve bizi affet.
Hannover 96 şarkısı Alte Liebe
AWD Arena'da You'll never walk alone
The Rose ile veda
BBC Haber
Telegrahp foto galerisi
by eA
Friday, 13 November 2009
Sunday, 8 November 2009
Kaderin Böylesine ...

Dakika 81; oyuna giren oyuncu : Tuncay Şanlı
Dakika 88; oyundan çıkan oyuncu : Tuncay Şanlı
Chelsea-ManU

Madrid Derbisi

Wednesday, 4 November 2009
Çirkinlik Diz Boyu
Tuesday, 3 November 2009
Sağlam Maç Listesi

Atletico Madrid-Chelsea : 03.11 Salı 21:45
BJK-Wofsburg : 03.11 Salı 21:45
Milan-Real Madrid : 03.11 Salı 21:45
UEFA
Dinamo Bükreş-GS : 05.11 Perşembe 20:00
Hamburg-Celtic : 05.11 Perşembe 20:00
Roma-Fulham : 05.11 Perşembe 20:00
Everton-Benfica : 05.11 Perşembe 22:05
FB-Steaua Bükreş : 05.11 Perşembe 22:05
Villareal-Lazio : 05.11 Perşembe 22:05
Sunday, 1 November 2009
Cumartesi


İspanya'da ise Madrid kör topal 10 kişi kazanırken (Albiol erken atıldı), Barça sürpriz kayıplar vermeye devam ediyor. 90'da Osasuna'dan golü yiyip 1-1'le puan bıraktılar. Geçen sezonu artıyorlar. Herşeyi kazandıktan sonra Guardiola'nın birşeyleri değiştirme çabası boşuna değildi ama henüz işe yaramadı. Çünkü sadece strikerı değiştirmekle herşey çözülmüyor. Sorun savunmada. Alves'in yokluğu çok önemli. Milito'nun dönmesi onları pozitif etkileyebilirdi. Aynı Ronaldinho'nun Milan'a dönüşü gibi. Formunu ve etkisini arttırdıkça takım kıpırdanıyor. Topu ileri sürüklüyor, rakibinin üstüne üstüne gidiyor. Herşeyden önemlisi hızlanmış durumda. Pato ve Borriello'nun gol atmaya başlamaları bu yüzden. Parma'yı 2 golle geçerlerken azıcık üzüldüm ama Milan toparladı, yine de üst seviyede değiller, Serie A'da ilk 4'te olacaklardır.

Friday, 30 October 2009
Sağlam Maç Listesi

BJK-Ankaragücü : 31.10 Cumartesi 20:00
GS-Sivasspor : 01.11 Pazar 16:00
Kayserispor-FB : 01.11 Pazar 20:00
PL
Arsenal-Tottenham : 31.10 Cumartesi 14:45
Serie A
Juventus-Napoli : 31.10 Cumartesi 19:00
Milan-Parma : 31.10 Cumartesi 21:45
Bundesliga
Stuttgart-Bayern Münih : 31.10 Cumartesi 16:30
Schalke-Leverkusen : 31.10 Cumartesi 19:30
Wednesday, 28 October 2009
Sağlam Maç Listesi

Arsenal-Liverpool : 28.10 Çarşamba 21:45
Serie A
Juventus-Sampdoria : 28.10 Çarşamba 21:45
Napoli-Milan : 28.10 Çarşamba 21:45
Türkiye Kupası
GS-Bucaspor : 28.10 Çarşamba 19:00
Who's Better?

LA : Fisher-Artest-Kobe-Gasol-Bynum (Lamar)
Boston : Rondo-Allen-Pierce-Rasheed-Garnett
Monday, 26 October 2009
Keita

Sunday, 25 October 2009
Büyük Maçlar


Subscribe to:
Posts (Atom)