Sunday 21 March 2010

Zavallı Ligim

elanalanzinho Karmakarışık ve istikrarsız takımlar. Tribünden düşenler, hakeme ve rakibe tekme tokat girip üstüne bağıranlar, Avrupa’da uzun zamandır atlanamayan turlar, sürpriz Anadolu takımı parlamalarıyla liginin kalitesinin PL seviyesine çıktığını zannedenler… Güiza geldiğinden beri ilk defa doğru düzgün bir gol atınca onu yeniden golcü saymak nasıl iş anlaşılmaz. Sivok’un ayvadan maçı yarıda bırakmasının savunma kurgusunu çökertmesi. Keita’nın anlamsız antipatik gerginlikleri. Lig bu sene karmakarışık. Şampiyon kim olur bilinmez ama ilk ikiye girene CL ağır gelir gibi. Hele bu oyun düzen ve kurgularıyla. Bursa’nın şansı var, bu akşam sonrası puan farkını bile açabilirler, üstelik haftaya sözüm ona “Dünya Derbisi” var. 3. dünya derbisi! İstikrarı, yıldızı, Avrupa başarısı, hatta göze hoş gelen futbol bile oynayamayan iki takımın kavga gürültüsü… Polat-Demirören-Yıldırım; bütün Türkiye’yi kandırıyorsunuz, hatta kendinizi de.

Milan’ın liderlik fırsatını kaçırması, Inter’in haftalardır ligde puan kaybetmesi (son 7 maçta 1 galibiyet, 1 mağlubiyet, 5 beraberlik), ManU’nun Lpool galibiyeti, Chelsea’nin puan kaybı. Bu kısa paragraf bile yukarıdakinden güzel.

CL Çeyrek

last8 Lyon-Bordeaux

Bayern Münih-Machester United

Arsenal-Barcelona

Inter-CSKA

UEFA Eşleşmeleri

Clint-Dempsey-chips-Fulha-001 Zavallı Juve! O müthiş tarihinde bu kadar acı çektiği sezon olmamıştır herhalde. Sahalarında 3-1 kazandıkları ilk maç sonrası maçın başında 0-1 öne geçmelerine rağmen berbat bir maç çıkardılar. Cannavaro atılınca maçın tamamına hükmetti Fulham. Star en kötü maç bu olur diye Fulham maçını seçmişti muhtemelen ama gecenin en efsane maçlarından biri oldu. Amerikalı Dempsey’nin golü muazzam bir kesmeydi. Maçın sonunda resmen tekme atmaya başladı Juventuslular. Son saniyelerde oyuna giren Del Piero anlamsızca bakıyordu çevresine, böyle saçmalığı epeydir bir arada yaşamamıştı. 4-1 müthiş bir sonuç Fulham için. Diğer maçlarda da süper goller vardı. David Villa ilk maç sonrası dezavantajlı durumdaki takımı için hat-trick yaptı. 4-4 ve tur. Liverpool rahat geçti, Rubin elendi, Agüero 2 golle deplasman canavarı Atletico’ta turu getirdi. Roma’yı eleyen Pana iki maçta da S.Liege mağlubiyetleri gördü. Son not, Hamburg kendi evindeki final için heyecanlı, her sene bu saçma motivasyon hikayesini yazmamak olmaz.

Fulham-Wolfsburg

Hamburg-Standart Liege

Valencia-Atletico Madrid

Benfica-Liverpool

Thursday 18 March 2010

Tuncay Şanlı – Tuğba Özay

tuncaytuba by EA

Timuçin Esen – Emrah Aktan

Timucin-Esen-3emrah by ED

Yıldırım Demirören - Yadigar Ejder

ydemirejder by AA

Deniz Baykal - Saw

deniz-baykalsaw-billy by ED

Rıfat Serdaroğlu - Mücap Ofluoğlu - Nazım Hikmet

üclü1üclü2üclü3 by EA

Karim Benzema - Müzeyyen Senar

benzema msenar by CA

Madrid Yolcuları #2

mesih Geçen senenin flaş isimleri geri gelmeye başladı şimdi de Barça’da. Milito iyileşti, Yaya Toure tekrar kadroya girdi. Bu adamlar yokken de gayet iyi idare edebiliyor bu takım, çünkü her gün altyapıdan bir adamı ortaya atıyor Guardiola, ve biliyor ki öz güven bu kadar yüksek bir haldeyken başarısız olma şansı yok. Rakipler de zaten titreyerek çıkıyor Katalanların karşısına. Tabii bir faktör daha var; Messi, 3-5 kişiyi 4’er kere geçip üzerine şut da çekebiliyor olması epey öldürücü. En kötü oynadıkları anda ortaya çıkıp bir şutla maçı bitiriyor. Bu yüzden tatsızlaştı artık Barça’yı analiz etmek, daha doğrusu etmeye çalışmak. Dün gece sonrası 2010 CL çeyrek finalistleri bunlar :

  • Manchester United
  • Inter
  • Bayern Münih
  • Lyon
  • Arsenal
  • CSKA
  • Bordeaux
  • Barcelona

Wednesday 17 March 2010

Madrid Yolcuları

drogbaredReal Madrid’in sezon başında takımdan gönderdiği Sneijder ve Robben dün akşam itibariyle üst turda, peki Madrid nerede? Kendi evindeki finali ya tribünden ya da televizyondan izleyecekler. Bernabeu için yarışan iddaalı 2 takım ise dün gece çarpıştı. Hatta başındaki adamlar da diyebiliriz. Mourinho karizma adam, birşeyler diyor ve yapıyor. Inter kupayı alabilir mi? Bilmiyorum ama Mourinho ile alamazlarsa bir daha kimseyle alamazlar, en azından ben göremem, bunu biliyorum. İngiltere ve İspanya hevesini açıkça anlatan Portekizli, mutlu mesut ayrıldı yine Stamford Bridge’den. İki takım da 4-3-3 oynaMIŞ, Star TV’ye daha fazla küfretmek istemiyorum, herkes 3 forvet çıkmış! Ashley Cole’un yokluğunda Malouda inanılmaz oynuyor, gerçekten şaşırtıcı. Lig maçında sol bek, dün sol açıktı. Drogba’nın sağında Anelka, arkasında Ballack-Obi-Lampard. Karşıda ise aynı diziliş, büyük sürpriz ve cesur hareket, Pandev-Eto’o-Milito üçlüsü. Inter mahkum oynarsa sorun yaşayacağını biliyordu, çarpışmışlar. Ortada Stankoviç’in yerine Motta iyi iş çıkarmış. Milito dünyaları kaçırmış. Lucio sonraki maçta yok. Ve tabii Hollandalı Sneijder için birkaç kelime, çok iyi oynamış, muhteşem bir pas ve Eto’o kaçırmamış. 78’de gelen gol sonrası, CL’nin kırmızı gediklisi Drogba’nın üstüne oynamışlar, o da atılmış. Lampard ve Terry’nin CL kupası alamadan yaşlanması üzücü. Artık takımın eskimesi başladı, çok yaklaştıkları anlar oldu ama hep bu seviyede kalabilecekler mi bilinmez. Belki Mourinho dönerse…mourinhoanceloSevilla ise yine köprüyü geçemedi. Statta boşluklar vardı üstelik. Akinfeev iyi kaleci. ManU’ya yakıştırıyorum hep. Karşıda ise Perrotti iyi adam, Arjantinli. FB maçından sonra Jimenez, bizi elediler ama nereye kadar giderler bilmiyorum demişti. Aynı şeyi tekrar yaşıyor. Demek Sevilla’nın gideceği yer buraya kadar! Navas’ın getirdiği topta Perrotti’nin kaçırdığı kafa maçın kader anı. Krasic yaldır yaldır gidiyor her maç sağdan. Maç 1-1 iken, Palop yumurtlamış. Ve maç bitmiş.

Tuesday 16 March 2010

Haftanın Güzelleri

Adam-Johnson

Hepsi de nefis gollerdi. Johnson Mancini’nin takımının yeni değişmezi, gerçekten etkili bir adam. Middlesbrough’dan geldi devre arası.

3-3

Jose Mourinho-SienaSerie A’dan, hem de 2 maç. Bu hafta atılan gol sayısı 39. Genoa-Cagliari 5-3 bitmiş, keyifli hafta. 3-3’ler ise Juve ve Roma’dan. Olmayacak şeyler başına geliyor Juve’nin. Ters gitti mi işler herşey olur. 3-0’dan 3-3’e gelmiş maç. 10 dakikada 3 gol atıp maçın geri kalanında koruyamamak bir İtalyan devi için komik bir durum, hem de kendi sahasında. Siena fena takım değil ama ilginç bir özelliği; ligin sonuncusu olması! Diğeri de Livorno deplasmanında gol düellosu yaşayan Roma’nın işi. Eğlenceliymiş. Ama en eğlencelisi Inter’in haftalardır yaşadığı puan kayıpları sonrası yaşlı kurt Seedorf’un 90’daki golüyle fark 1’e indi. Elini kolunu sallayarak esip gürleyen Mourinho tribünde, çıldırıyor. Fotoğraftaki şovları özledik. Stanford Bridge’de bu akşam ayırt ederiz akla karayı. Serie A’yı severek izliyoruz!

Best of 2010

Fernando 2010’daki en iyi maçını çıkardı dün akşam Liverpool. Benitez sonunda doğru 11’i kurmayı başardı. Agger savunmanın göbeğinde, solda Babel sağda Maxi, hepsinden önemlisi de ortada Aquilani ve Mascherano. Torres forvette tek, arkasında kaptan Gerrard. Rakip de zayıftı, bunu kabul etmek gerek. Avram Grant’in Porstmouth’u küme düşme yolunda. Bir türlü doğrulamadılar. Kalecinin hatasıyla geldi ilk gol, ama sonrası tam bir resital. Aquilani sezonun en iyi topunu oynadı. Mascherano geriyi toparlayıp top çalarken ileriyi düşünmek zorunda kalmadı. Gerrard ile müthiş bir pas trafiği yaşadı İtalyan. Babel’in sol açıktan forvete yaptığı katkı da eklenince maç bir anda farka gitti. Kaybolan bir sezondan güzel bir enstantane. Riera ve Kuyt gelince yine işler karışacak ama kazanan takım doğru takımdır. Bu şekilde Liverpool’un şansı çok daha fazla. Torres’in daha çok üst düzey oyuncu transfer etmeliyiz çağrısına bir cevaptı belki de dün gece.

Sunday 14 March 2010

GS Şampiyon Olmalı

rijkaard2 Türk futbolu için bu işin olması lazım gibi bir teorim var. Rijkaard ve elindeki kadronun harcanmaması için daha güzel bir ortam olamazdı. F'B de kupayı alsa, herkes sus pus küçük hedefleriyle kapar bu seneyi. GS’nin son Eskişehir maçı pek umut vermese de şu an sarı kırmızılı ekipten daha fazla umut vereni yok, en azından kağıt üstünde. Kulüp yapılarına baktığımızda zaten en fazla kazanma kültürüne sahip olan da aynı camia. BJK’nin kaybettiği üst seviye takım olma ünvanı ve FB’nin tüm imkanlara rağmen (en azından öyle lanse edilmesine rağmen) seviye atlayamayışı buna zemin hazırlıyor. Oraya doğru itiliyor zorla GS. Bursa, Sivas, Kayseri gibi çıkış yapanların olması da futbolu ileri götürüyor. Transfer politikasındaki sansasyonel hareketlerin devamının da gelmesi halinde, Rijkaard gerekli yere iyi isimler alabilir. Servet’i oyun anlayışına uymadığı için gözden çıkarabilen, ayağa oynayan bir takım yaratmaya çalışan bir adam var kadronun başında. Daha da önemlisi ne yaparsa yapsın kredisi olan ve tartışılmayacak, tartışanların sağ duyulu insanlar tarafından ciddiye alınmayacağı bir isim. Polat’ın dediği gibi Neeskens’in bile yeterli olacağı bir yerde Rijkaard da var.

Thursday 11 March 2010

Robben ve Arshavin

robben Bu adamlar için izliyoruz futbolu. Çalım atsınlar, doksana çaksınlar, biz alkışlayalım diye bakınıyoruz. Salı gecesi aynen böyle yaptılar. Nasri de dağılan Porto’yu yakalamışken 5 kişinin arasından çıkıp koydu topu köşeye. 5-0 çok ağır skor oldu hep duruşunu övdüğümüz takım için. Savunma yapamadılar, hücuma teşebbüs bile edemediler. Arsenal aldı gitti gitti vurdu kaleye. Bendtner bile 3 gol attı. Diğer tarafta da Jovetic keyif kattı maça. Fiorentina şapkadan tavuk çıkardı bu adamda. Buldu, beklenmedik biçimde yükseldi, takımı sırtlayacak seviyede. Hatta biraz fazla iyi Fiorentina’ya. Muhtemelen Serie A’da şu an bir üst kademedeki takımlardan birine gidecek sezon sonu. Gitmezse belki de Mutu’suzken Mor Menekşeler, yeni Rui Costa’sını bulur. Denedi, sürükledi ama ilk maçın avantajını bırakmadı Robben. Aldı gitti o vurdu bu sefer içe kat ederek sol çatala. Güzel gol tur getirdi. Van Gaal rahatladı. İşler onun için iyi gidiyor, ne kadar ileri giderler bilinmez.  ronaldolyonlyonDün ise Madrid elendi. İnanılmaz bir skor. 5. dakikada golü bulan ve avantajı yakalayan Real maçı koparamadı. Lyon yine üzdü onları, 76’da eşitlediler. Geçen seneyi hemen unutmuş gibiler. Takımı takım yapmaya çalışan Pellegrini’yi ipe çektiler, Kaka’yı yuhalıyorlar. Anlaşılır gibi değil. Hep kazanmak istiyorlar. Kendi evlerindeki finali kaçırdılar, Barça’nın orada kupa kaldırma ihtimali bile çok kötü. Geçen seneden bile daha kötü olabilir. Ligde gelen liderlik üzerine bu turu geçmeleri bu sezonu bayrama çevirecek bir yere götürebilirdi. Ama olmadı, Lyon yine ters geldi Madrid’e.runi

Diğer tarafta ise bozgun vardı. Beckham’ın evine döndüğü maçta hiç de hoş karşılamadı ManU Milan’ı. Rooney müthiş formunu sürdürdü, maçı kopardı götürdü. 4 gollü ağır bir yenilgi. Ronaldinho sahada gezindi sadece. ManU fazla geldi, Fletcher her geçen gün daha da üzerine koyarak Xavi-Iniesta seviyesine geliyor. Onlar kadar esnek, teknik değil ama etkili, sonuca yönelik, Fergusonvari. Çakma Ronaldo Nani-Valencia kanatları iyi kullandı. Borriello Ferdinand-Vidic arasında eridi, Huntelaar zaten ümitsiz vaka, altı pastan kafayı içeri atamadı.

Monday 8 March 2010

Chelsea-Manchester City

Carlos-Tevez-001 Bunu da yazmak isteyip notlarım arasına almıştım. Bu da geçen haftadan kalma. City’nin Chelsea’yi dağıttığı maç. 6 gol, 4’ü City’den, daha doğrusu Bridge’den. Terry’ye gider yaptı maç öncesi seramonide, sıkmadı elini, Terry sıkmış sıkacağını. Mancini de alkışlattı onu maç bitmeden. Aslında o da Ancelotti’ye fena yaptı. İntikam maçıydı kısaca. İki İtalyan teknik adamın takımı kapıştı, az İngiliz popülariteli iki Büyük Britanya takımı çarpıştı. Güzel maç oldu, Tevez büyük adam, o da Ferguson’a gider!

Bu Maç Kaçmazdı!

Atletico Madrid vs Valencia Atletico Madrid-Valencia. 4-1 bitmiş. Geçen haftaydı, kaçırmak istemezdim, bu maç yayını kirliliğinde seçtiğim maçlardandı. Ama kısmet değilmiş. GS maçındaki elin aynısı, bu sefer penaltı verilmiş, yine Atletico lehine! Valencia’ya patlamışlar, 10 kişi kalınca direnememiş sempatizanı olduklarım.

Goller: Forlan (29' pen., 86), Agüero (77'), Jurado (90+3)(Atletico Madrid) / David Silva (19')(Valencia)
Kırmızı kart: Marchena (28'), Miguel (83')(Valencia)

Ronaldo ve Gooooooooool!

rafaelvandervaart Kaldığı yerden devam eden adamdır diyebiliriz kendisine. ManU’da neyse burada da o, hatta bu lig ona hafif geliyor. Evinde hiç puan kaybetmeyen Madrid’in Sevilla 0-2 öne geçtiğinde bile maçı kaybetmeyeceği o kadar belliydi ki. Belki son anlara 2-2 girince acaba mı dedim aslında ama çok istekliydiler. Sevilla ilk 10 dakikayı iyi oynadı. Tek forvet Negredo eski takımına inadına attı golünü. Tek kaleye döndü oyun sonra. Ronaldo alıp alıp gitti, son saniyelerde o kadar zorladı ki tepki bile aldı. Ama birisinin bunu yapması gerekiyor bazen. Sağlı sollu geldiler ama 2. yarı başında golü Casillas’ın kötü gününden faydalanarak yine Sevilla buldu. Duran topta kimse dokunamayınca Dragotunovic golü atan adam oldu tabelada. Sonra “yaldır yaldır” geldi Real. Şapkadan tavşan çıkarmıyor Pellegrini, eldeki malzemeyi doğru yerlere koyuyor, Marcelo bile adam oldu. Kaka istenen seviyede değil, ama olsun Higuain yeni star. Benzema-Raul kenarda bekliyor, tuhaf kadro. Van der Vaart sonradan girip iyi iş çıkarıyor, yine yaptı görevini. Ben Barça’yı Eto’o gittiğinden beri heyecanla izlemez oldum, Madrid’i bu kapitalist galaktika modeliyle mi seviyorsun demeyin, seviyorum. Kim demiş parayla saadet olmaz diye? Real Madrid lider!