Thursday 30 October 2008

Red Alert 3

Haftaiçi PL Keyfi

Haftaiçi Premier League izlemek değişik bir tecrübe. Arsenal - Tottenham maçı vardı 22:00'de. Bentley orta sahadan yetiştiği takımına golü atınca senelerdir kaleci bulamayan Wenger'in suratını merak ettim. Arsenal bence iyi bir sezon geçirmiyor. Zaafları var, müthiş dinamizm ve hücum özellikleri savunma zaafları yüzünden kilitleniyor. Maç 2-1 ve atak üstüne atak yapan Gunners'ı görünce kalktım yerimden. "Nalet olsun içimdeki bıkkın uyku sevgisine" dedim maçın sonucunu görünce : 4-4! Son 2 dakikada 2 gol yiyen Arsenal evinde mutsuz son maçlarda. Hafiften sevindim, düşüşte olmalarını düşünmemde haklı olduğumu işaret ediyordu çünkü. Redknapp 2. maçında iyi bir ivme aldıklarını gösterdi, zavallı Ramos. Başka çarpıcı sonuç; Chelsea'nin ligin bu seneki sürpriz ekibi Hull City'yi deplasmanda 3'lemesi olmuş. Buraya kadarmış rüya, yine de daha çok dikkat çekecekleri kesin. Kırmızılar 1-0 kazanınca lider kaldı, hakları Stanford Bridge galibiyeti sonrası.

13' [0 - 1] D. Bentley
37' [1 - 1] M. Silvestre
46' [2 - 1] W. Gallas
65' [3 - 1] E.S. Adebayor
67' [3 - 2] D. Bent
68' [4 - 2] R.v. Persie
89' [4 - 3] J. Jenas
90' [4 - 4] A. Lennon

Wednesday 29 October 2008

Mustafa

Can Dündar + Goran Bregovic. Beğenmek için yeterli kendi adıma. Henüz izlemedim, ama şimdiden saçma sapan polemiklere konu olması içimi acıtıyor. Bu ülkeyi kurtaran adamı anlatan bir film, kahramanlıklarını değil belki ilk kez, bu sefer. Beğenmek, beğenmemek izleyicinin kararı. Sponsor olmak ya da olmamak da şirketlerin kararı. Gazetede Turkcell'in sponsorluk önerisini kabul etmemesinin bazı müşterilerini karşılarına almak istememesine bağlanmasını okuyunca üzüldüm. Turkcell'in kişisel bir film olduğu için sponsor olmama kararını açıkladığını da sonradan öğrendim. Bunları tartışmak bile yeterince kötü. Çıkar için birilerinin kullanması ve filmin bahsinin böyle geçmesi. Gereksiz. Değerlerimiz o kadar azken, herbirini bu kadar kolay harcama çabamıza hayranım. Canım Türkiye'm!

Ankara-"gücü"

Gerçekten hiç gücü kalmamış Ankara'nın. Takım bitik vaziyette. Yönetim istifa sesleri altında oynadılar maçı, FB'nin dökülen yedek kadrosunu bile zorlayamadılar doğal olarak. Semih'in şanslı golü ile 0-1 bitti maç ama izlemek için üretecek bahane lazımdı, Volkan Babacan'ı buldum ben de. Ayaklarını bu kadar iyi kullanan Türk kaleci uzun zamandır görmemiştim. Şımarana kadar bu şekilde bulduğu şanslarını iyi kullanırsa A milli takımın kalecisi olacak, çok açık. Şımarana kadar diyorum, çünkü öncekileri (Volkan - Rüştü) biliyoruz. Kazım'ın vaziyeti ortada. FB teknik ve idari yönetimi bu adama gereken cezayı, kesinlikle yüklü bir para cezasını acilen vermeli. Hatta isteyeni varsa derhal göndermeli. GS birkaç senedir disiplinsiz oyuncular yüzünden çok kan kaybetti, ama asla para cezası vermedi. FB bu hataya düşmemeli. Nihat Özdemir'in "teknik heyet ceza verin demeden biz veremeyiz" açıklaması oldukça profesyonel ama birilerinin sabır taşı artık çatlamalı. Maçta diğer dikkatimi çeken ise Semih'in kötü performansıydı. Yorgun göründü, pasları veremedi. 2 maçtı Josico oyundan çıkınca takım vites küçültüyor. Takıma top çalacak, geriden çıkan topları önündeki adama verecek bir adam lazımdı, meğer Josico bunu yapabiliyormuş. Sahada daha uzun kalsa iyi olacak.

Bahane

Bir bahane gerekiyordu buraya geri dönmek için. Cumhuriyet Bayramı, haftaiçi, Serie A - Premier League - Bundesliga, tatil, NBA, Euroleague ... Yasak da kalkınca tozunu silip yeni bir başlangıç yapmak zor değil. Çok yoğun çalışma saatleri, hayatın keyfine ayrılamayan vakitler. Yeni başlangıçlar. Devam. Daha çok hayata dair.

Tuesday 28 October 2008

Susmak

Biz blogları ve hayatı değil, tribünleri susturan adamları seviyoruz!

Wednesday 22 October 2008

Back To The Future

Geçen sene hiç yaşanmamış gibi. O takımın çoğunluğu buradayken, bu sonuçlar ve oyun hayret verici. Kimin sorumlu olduğu açık, yönetim bu kulübün ilk başına geldiği günkü kadar kötü kararlar aldı sezon başı. Ekonomik başarıları takımı daha güçlü tutma konusunda öngörülerine engel oldu. Her sene güçlenmesi gereken kadro hep elindekileri yitirdi, gelen gideni arattı. Anelka gibi üst düzey ve takımda tutulması imkansız adamlardan bahsetmiyorum. Mantık FB'nin büyük bir kulüp olduğu ve herkesin yerinin doldurulabileceği. Ama maalesef pratikte böyle olmuyor. Orta sahayı müzmin sakat Emre'ye ve Alex torpilli Maldonado'ya bırakmak hataydı, tutmadı ve takım Ekim ayı sonu itibariyle darmadağın olmuş durumda. Tüm kulvarlarda havlu atmış, güvenini yitirmiş bir takım var karşımızda, başında da huysuz bir hoca. Ne karar alınırsa alınsın bu takımın sezonu en az zararla kapatması dışında yapılabilecek birşey yok. Düm maça iyi başlamasına rağmen geçen seneki şansı ve dinamizmi yoktu sarı lacivert takımın. Karşısında da muhtemelen Kayseri maçını izlemiş bir takım vardı, yürüyerek benzer goller attılar. Çöküş bu maçla kalacak mı bilinmez, ama İngiltere'deki maç korku filmi gibi bekliyor geçen senenin çeyrek finalistini.

Monday 20 October 2008

Suni Çimde Piknik

Gençlerbirliği birkaç senedir eski çizgisinden çok uzak. Kalitesi düştü, direnci azaldı. Cavcav ben diktatörüm, belgeselim yapılmalı derken takımın nereye gittiğini pek umursamadığını gösterdi bu haftaiçi. Denizli dopingli BJK ise bu fırsatı kaçırmadı ve 15 dakikada 0-3 yaptı skoru. Sonra rölanti, ve Sağlam'lı günlere dönüş. Tello'yu sol kanada sıkıştırmaktan vazgeçmiş ve orta saha yaratıcılığını arttırmış yeni hoca. Verim de aldı ama kısa bir süre. Maç erken bitince zevki de kaçtı yazı keyfi de.

TS'nin Gücü

Şampiyon olmak için iyi bir kadro, iyi bir teknik adam, nispeten daha istikrarsız rakipler, biraz şans ve güç gerekir. TS'da bunlardan bazıları eksik. Ali Sami Yen'de görüldü ki TS dirençli ve rakibe sağlam basan bir takım değil, henüz. GS 3-0 yenecek bir oyun oynamadı aslında, Arda'nın golü Tolga'nın hediyesi. Bu gol sonrası herşey değişti. TS daha 1. dakikada golü bulabilirdi. Ama forvet hattı daha yaratıcı olan ve savunmada daha az hata yapan ev sahibi olunca sonuç kaçınılmaz oldu. Ani baskınları kıramadı bordo mavili defansif hat. Kapanan bir takımı açmakta zorlandıklarını ve kontra goller yiyebileceklerini Konya deplasmanında zaten görmüştük. Ama üst düzey bir maçı farklı oynamaları gerekirdi. Oynayamadılar, Colman ve Yattara sahada olmalıydı, ve tek forvet Sami Yen için daha efektif olabilirdi diye düşünüyorum. Skibbe bu sezon oynadığı kumarların ilk defa tuttuğunu görünce elini kuvvetlendirdi diye düşünmek hata olabilir. Goller sonrası tribünde gerçek teknik heyet kıs kıs gülüyordu; Üstünel ve Sezgin.

Aykut Kocaman

Aykut Kocaman - son 5 maç 13 puan. İlk 2 maçta sıfır çekince acaba yine mi dedirtmişti durum bize. Ama toparlandı takımı, bugünde Kayseri'yi evinde 1-0'dan geri gelerek yendiler. Kayseri'nin golcüsü tüm gol vuruşlarını Kadıköy'de harcadığından maçı koparamadı, gelen fırsatları değerlendiremedi. Aykut Kocaman iyi bir seri yakaladı ve takımı daha iyiye götürmesi için elinde şansı var. Özer Hurmacı ve Mehmet Çakır takımın göze çarpanları. Kayseri yaptığı muhteşem stada kaç kişi toplayacak, bu da bugünkü maçın seyirci sayısı sonrası sorulması gereken soru.

Sunday 19 October 2008

Zaki

Wigan's Egyptian striker. Bu hafta Liverpool'a Anfield'da attığı 2. golü izlemenizi tavsiye ederim. Premier League'de çok başarılı bir sezon geçiriyor ve 25 yaşında. Mido sonrası parlayan nadir Mısır ürünü. Takımına galibiyeti getirmeye yetmedi golleri, malum Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye neyse, bu sene Liverpool Ada'da o demek. Kuyt estetik olmayan top sürüş ve futbol duruşuna rağmen takıma inanılmaz katkı yapıyor. Benitez kaç kere daha sıçrar bilmiyorum ama işler şimdilik yolunda. Tabii herkesi ezip geçen Scolari ve Chelsea'yi saymazsak.

Saturday 18 October 2008

Basden : Sadece FB

Türkiye'den ayrılırken verdiği röportajda Basden profesyonellik ile ilgili duygularını açıklıyor :

Fenerbahçe Ülker dışında bir Türk takımından teklif alırsan, bu teklifi düşünür müsün? Ben kalpten Fenerbahçe Ülker'i destekliyorum. Yani cevabım çok kısa ve net: Hayır. Ben Fenerbahçe Ülker'le tarihe geçtim, çok önemli bir sezonda müthiş bir iş başardık. Bu yüzden birinci, ikinci ve hatta üçüncü seçeneğim Fenerbahçe Ülker.

Basden Mersin BB ile 1 yıllık sözleşme imzaladı...

Körfez

Zordur FB taraftarı olmak. Tarihinin en başarılı sezonunda bile üzer taraftarını. Rahat maç izleyemezsin. İstikrarsızlık başladı mı takım tepetaklak aşağı gider. Bu sene FB'nin her maçı için sezonun en önemli maçı, dönüm maçı dendi. Şimdi döndürdüler, en azından öyle sanıyorlar. Son dakikada gelen Semih golü bir umut Arsenal maçı öncesi. Ama gerisi yok, hepsi o kadar, çünkü takım darmadağın(ık). Semih'in takıma dönüşü en çok Guiza'yı pozitif etkiledi. İspanyol forvet sezonun belki de en iyi maçını oynadı. Bir gol 2 asist Alex istatistiği aslında. Ama Aragones ondan defansif orta saha görevi talep ettiği için dün yoktu sahada. Semih'in büyük oyuncu olduğunu ve maça ağırlığını koyabilecek bir iki adamdan biri olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum. Roberto Carlos'un gravyer peynirine döndürdüğü sol kanat durmadan yaralıyor FB'yi, Edu da kapatamıyor artık büyük adam kaçırmaları. Vederson dönünce sol beki hemen devralmalı, illa Carlos oynayacaksa sol açık oynasın. Bu takımın sorunu kalitesiz ve kısır orta sahası. Vederson - Emre - Josico - Deivid aranan orta saha olacak ama o zaman üzerine Alex - Semih - Guiza koyamazsınız, biri fazla. Bu 3'lüyü taşıyacak bir orta saha ve sistem FB için şart. Ne yazık ki "dede" her maç sol açık - sağ açık değişikliklerine devam ediyor ve yeniliğe pek istekli değil gibi. Son bir not; FB'nin her maçında herkes ideal kadroyla sahada olmak zorunda mı? Kocaeli'nde hiç oynadığını görmediğim ne geniş ve tanıdık bir kadro varmış ki bu topluluk bir anda ortaya çıktı. Kalecisinden forvetine hepsini tanıyor izleyiciler ama bu onları ilk beraber izleyişimiz, malum rakip sarı lacivert.

Friday 17 October 2008

İstikrar

David Moyes : 2002'den beri Everton'ın başında ve kontratını 5 sene daha uzattı.

Ölüm Grubu

Her yabancı turnuvada bir ölüm grubu olur, gıpta ederdim zavallı ben, Türk futbolsever. İşte artık bizim de ölüm grubumuz var, Türkiye Kupası'nda. Bkz. A Grubu.

A Grubu : BJK - TS - Gaziantep - Antalya - G.Antep B.B
B Grubu : Kayseri - GS - Ankara - Altay - Malatya
C Grubu : Denizli - Konya - Sivas - Manisa - Alanya
D Grubu : A.Gücü - Bursa - Eskişehir - FB - Tokatspor

Thursday 16 October 2008

Eston Futbolu

Alıştık artık bu tip maçlara. Belçika'yı, Bosna'yı, İspanya'yı evinde yener çıkarız artık bu gruptan. Fatih Terim denemelerine bir son vermeli. Artık istikrarlı ve tavrı belli bir takım olmalıyız. Zayıfları yenmeli, güçlüleri zorlamalıyız. Sürprizler bu kadar çok oluyorsa demek ki onlar sürpriz değil. Bu turnuva sonrası 2.ler de artık doğrudan turnuvaya gideceğinden kendimizi biraz daha zorlayıp 3.lüğü son maçlarda yakalayıp elenmemiz lazım. Geçen gün radyoda bir serzeniş duydum, aynen aktarıyorum, elçiye zeval olmaz :

"Biz Türkiye olarak futbola senelerdir tutku ve yığınla paramızı harcadık. Ne başarımız var? UEFA Kupası, çeyrek final, Avrupa ve Dünya 3.lüğü. Belki de biz milletçe bu konuda yeteneksizizdir, olamaz mı? Bu para ve emeği belki başka bir dalda harcasak o konuda dünyanın daimi 1 numarası olacaktık. Bu konuya kendimizi fazla mı kaptırdık acaba?

Tuesday 14 October 2008

Not-Atletico

UEFA önce Atletico Madrid'in sahasını 3 maç kapattı, sonra cezayı erteledi. Torres köyüne geri dönecek diye sevinirken sakatlandı, 3 maç yok. Düzenli olarak sakatlanması tedirgin ediyor insanı. Atletico'da çocukken o kadar tekmeye iyi dayanır maç sektirmezdi, belki de gönlü el vermedi Calderon'da kendi kalesine gol atmaya.

Monday 13 October 2008

Arda Turan - Mehmet Topal

Nasıl harcarız? adlı çalışmada TFF U21 milli takımımızı bitirecek herşeyi yaptık. Meleke'nin güzel yazısını okuyunca hak verdim. Ümit Davala ile 5 maçta 13 puan alan takımın hocasını kaybettikten sonra yardımcı antrenörüyle fena gitmiyordu. Sonra as oyuncuları milli takıma çağırıldı, kenarda oturdu, sonra geri gönderildi, ve en sonunda da eğer takım finale kalırsa Arda ve Mehmet Topal'ın U21 takımı ile finallerde olacağı açıklamaları geldi. İlk maçtaki 1-0'lık galibiyet yetersizdi. Çektiğimiz güzel kuraya rağmen şampiyonada olmamamız kabul edilemez bir sorun. Tabii ki bu gençler ne olursa olsun görevlerini yapıp milli takımı oraya taşımalılardı. Gitmemek için daha istekliymişiz.

Saturday 11 October 2008

Hoşgeldin Basketbol

FB 2 mağlubiyetle açtı sezonu. Cumhurbaşkanlığı Kupası maçları ilginçti. Bayanlarla başlayalım. GS bu sene iyi kadro kurmuş. Rotasyonda kullanılacak çok oyuncu var. İki takımda da eksikler olmasına rağmen gözler yeni transferlerdeydi. Pondexter'ın gidişi ile çekişme heyecanlanmış göründü. GS Augustus'u getirerek büyük iş başarmış. Bu sene herkes onu izlemeye gidecek. FB de son gün transferi ile Avajon'u kadroya dahil etti. Henüz Avrupa tecrübesi olmadığı açıkça görülen oyuncu çok heyecanlı, istekli ve yetenekli. Maç ciddi bir farkla sonlandı, FB her yakalamak istediğinde GS ekstra sayılarla farkı korumayı bildi. Erkeklere geçelim. Telekom - FB maçının en merakla beklenen oyuncusu bence Gricek idi. Ki bu beklentiye de cevap verdi. NBA oyuncusu Solomon'un bıraktığı boşluğu doldurmak için alınmış görünmedi bana. Maçı Telekom'un kazanmasına rağmen Green - Smith ve diğerleri sanki sert bir Yugoslav takımı intibası bıraktı. Bu takım Ömer Onan, Semih ve Ömer Aşık'ın katılımlarıyla geçen seneden daha ileri gidebilir. Solomon'un bireyselliğini takım oyunu ile örtmek klasik bir Tanjevic hamlesi. Gricek'in transferi de bunun bir parçası. Telekom ise Wright'sızlığa alışmış ve El Amin'in gidişini ciddi hamlelerle doldurmuş göründü. Serkan Erdoğan bu takımın birinci skoreri. Bu maçta da hakkını verdi ve takımına bir nevi kupayı getirdi. Yine de bu sene ben geleneksel bir Efes - Ülker (FB) çekişmesi izleyeceğimizi düşünüyorum. Basketbolun dönüşü mutluluk verici.

Friday 10 October 2008

Mustafa Denizli Şampiyon Yap Bizi!

Bunu da gördük. BJK Ertuğrul Sağlam'ın yerine Mustafa Denizli'yi getirdi. Yardımcılığını Sergen yapacaktı ki, lisansı yetersiz olunca Tayfur yardımcısı oldu. Belki de Demirören yönetiminin bugüne kadarki en efektif işi Denizli'nin İnönü'ye getirilmesi. BJK bu sene şampiyon olursa kimse şaşırmaz. Denizli de 3 büyükleri çalıştıran ve şampiyon yapan adam olarak nirvanaya ulaşır o zaman. Sözleşme sezon sonuna kadar, arabesk deyimle "ben şampiyon yapamazsam giderim arkadaş" diyor yeni hoca. Takımda ışık görmese Denizli hayatta kabul etmezdi bu görevi, hem de devre arasında. Sinan Engin rezilliği de son buldu, görevinden ayrıldı. Avrupa heyecanı da olmadığından haftada 1 takımı odaklamak zor olmayacak, üstelik elindeki kadro Türkiye için yeterli. Ama Denizli'yi biraz tanıyorsam devre arası transfer yapar, hem de Delgado'nun yerine.

Tuesday 7 October 2008

Sağlam ve UEFA Grupları

Metalisk mağlubiyeti senelerdir başarısız heyecanlar yaşayan camiayı derinden sarstı. Desteksiz atışlar, yaralamalar, geri dönülmez sözler ve nihayet Sağlam'ın istifası. BJK başarılı görünen bir lig tablosunda güven vermeyen bir psikoloji ve oyunla saatli bomba gibi geri sayıyordu. Zapo ve Sivok'u Zago ve Ronaldo'ya benzetecek kadar hayal görmeye başlamışlardı ki, Ukrayna'da rüya kabus oldu. Her önemli maçta sakatlanıp yerini Hakan'a bırakan Rüştü mü yoksa, fırsatları değerlendiremeyen Hakan mı hatalı? Ertuğrul Sağlam? Sinan Engin? Yıldırım Demirören? Ya da kaybedilen tur sonrası erdemli istifa çığırtkanlığı yapan sözcüler mi? Sonuçta Sağlam doğruyu yaptı, kendince haklı nedenlerle Hacettepe maçını oynayıp bıraktı. Arkasından çevrildiği iddaa edilen görüşmeleri içine sindiremedi. Kader bu ya bu krize sebep olan Ukrayna ekibi geldi GS'nin grubuna düştü. Acaba Sami Yen'de GS'yi yenelerse Skibbe de gider mi? GS bu grupta çok zorlanacak, dolayısıyla yöneticilerin Kadıköy hedefini ısrarla dile getirmeleri BJK'nin final hayalinden farklı değil. Öncelikli hedef gruptan çıkan 3 takımdan biri olmak, sonra ileriye bakmak olmalı. Almanya'da evimizde oynarız geyiği de gerçekten geyikten öte değil, futbolu biraz bilen non-popülist herkes bunu söylemeyi yersiz bulur. Fikstür bu kupanın formatında oldukça önemli avantaj ve dezavantaj yaratabiliyor, bu fikstür ise bana ne iyi ne kötü dedirtti.

23 Ekim: Galatasaray-Olympiakos

6 Kasım: Benfica - Galatasaray

27 Kasım: Galatasaray-Metalist Kharkhiv

3 Aralık: Hertha Berlin-Galatasaray

Topuz'un Kantarı

PSG - Kayseri : Alerjik zehirlenme, hayati tehlike, maç kadrosuna alınmadı.

FB - Kayseri : İlk 11.

Milli maç : Sakatlık sebebiyle kadrodan çıkarıldı.

Monday 6 October 2008

Tolga Çevik - Özer Atik

Yalan Sanırım

Bir ışık alsın gözümü
Tamam deyip bulayım çözümü
Bir bilgeki ben yapsın beni
Umursayıp duysun sözümü

Yalan sanırım kimi çözümü
Doğrular buruşturur benim yüzümü
Herkes yolda gider benden öte
Ben ben olalı bulamadım özümü

Bir el alsın elimi
Bükülmez kılsın belimi
Bir bilgeki ben yapsın beni
Umursayıp duysun sözümü

Yalan sanırım kimi çözümü
Doğrular buruşturur benim yüzümü
Herkes yolda gider benden öte
Ben ben olalı bulamadım özümü

Kop Again!

Benitez için işler yolunda gidiyor. Arap menşeili City 2-0 evinde öne geçince tamam dedim, yine durdu takımın çıkışı bir şekilde. Sanki hiç durmamaları gerekiyormuş gibi. Chelsea kazanmaya devam ederken maç kaçırmamanız gerek eğer yarışmak istiyorsanız. Nitekim alt yazıda 2-3 yazınca tvde gülümsedim hemen. Gerrard - Torres ne yaptı acep diye düşünürken meğer Kuyt yapmış son vuruşu son dakikada. Yine tekrarlıyorum, sezon bu sezon olabilir.

Tottenham hala geri dönemedi. 1912'den beri ilk 7 maçını ilk defa kazanamıyor. Ligin sürprizi Hull City ise kazanmaya devam ediyor. 7 haftada 14 puan ve 3. sıra, inanılmaz bir performans. Tottenham ve Arsenal'i deplasmanda, hem de arka arkaya yenmek şanstan ötesini gerektirir. Arsenal'in kapalı savunmalara karşı üretememe hastalığı bu hafta da devam etti. Keane'in İrlanda damarlı sert ve disiplinli takımı az kalsın maçı kazanıyordu, son dakikalarda baskıyı kıramadılar. Wenger bir çıkış yolu arıyor ama Mourinho'nun dediği gibi; bu kadar genç bir kadro ile şampiyonluk kazanmak çok zor. Viera'sız Pires'siz Ljunberg'siz yukarıya oynamak, hayal etmekten başka birşey değil.

Almanya

Sinan Kaloğlu Bochum'a gidince pek ciddiye almamıştım. FB maçlarında da ciddiye almazdım ama her maç gol atardı. Bu hafta sallanan Bayern - Klinsmann ikilisinin ipini çekti. 1 gol, 2 asist. 3-3 hem de Allianz Arena'da.3-1'den sonra 84-85'de iki gol yerseniz takımda biraz sorun var demektir. Mesela Daum yine çıkışa geçti Köln ile, 88'de buldular golü. 1-2 ile geçtiler M'Gladbach'ı (zormuş yazması). Muhtemelen orta sıraları hedefliyorlar. Ligin yeni ekibi Hoffenheim ise Hull City benzeri bir şan peşinde. Mpenza kardeşler zamanında Mouscron'u 2. ligden 1. lige, oradan da zirve yarışına taşımışlardı. Bütün Avrupa konuşuyordu Mouscron sayesinde liglerini. Sivas sayesinde kaç kişi konuşmuştur ki Türk ligini?

İtalya

İtalya ligi bu sene keyifli bence. Mourinho'nun ukala tavırları İngiltere'de kalmış sanki. İyi olan, konuşulan bence Udinese - Palermo - Genoa olmalı. İstikrarlı biçimde yükseliyor ve efektif top oynuyorlar, kazanıyorlar. Bir diğer yükselen Lazio'nun bu haftaki duruşu sürpriz değil, Lecce taş gibi takım. Juventus'u durduran hücumdaki yetersizliklerinin yanı sıra takım oyununu sahaya iyi yansıtan Palermo ayakları. Ranieri nedense hiç büyük hocaymış gibi gelmez bana. Orta sahası FB krizi yaşıyor, Poulsen Sissoko hücuma ne katabilir ki? Herkes Del Piero'dan birşeyler yapmasını bekliyor. Milan da farklı değil, değişim zamanı çoktan gelmiş geçmiş yaşlı bir kadro hala ısrarla irdeleniyor. Üzerine kariyeri düşüşte takviyeler yapmak da GS hatası ... Planlı bir eşleştirme silsilesi değildi bu ama fena olmadı. Üzerine bir de Yusuf Şimşek gibi bir adamları yok dersem ağır mı olur?

Türkiye

Türk futbolu son yıllarda "büyük" tabir edilen takım sayısını 2'ye indirir gibi olmuştu. Bu haftasonu oynanan maçlarla artık kaça indiğini kimse bilmiyor. FB uzun süren başarı dönemini hiç ummadığı şekilde ve tarihinin en başarılı Avrupa sezonu sonrası kapatmak üzere. Takım fiziksel, ruhsal ve dinamik olarak tükenmiş durumda. Kadıköy'de unutulan mağlubiyetlerden birisi dün akşam 1-4 ile gerçekleşti. En son Aydın maçıymış bu kadar rezil bir ortam yaşanalı. Aziz Yıldırım'ın Alex'i ayakta alkışla(t)dığı maçtan sonra tribünü terk edecek kadar geriye gitmiş durumda özgüven. Anlamsız bir kaos. Orta sahanın göbeğinde yaşanan sorun bütün takımı hallaç pamuğuna çevirdi. Sakatlıklar, takım kalitesini alt üst etti. Üzerine takıma şimdilik hiçbirşey katamayan Avrupa Şampiyonu teknik adamı da siz ekleyin. Umut bağlanan Guiza - Emre transferleri ise yokları oynuyor. Alex olmadığında bu takımın korkulacak hiçbir yanı yok, zaten Deivid de yok. GS ise iyi kadrosunun ahengini bulamayan bir teknik adamla mücadele ediyor. Çoğunluğu düşüşte ve ikinci şans arayan eski yıldızlar burayı küçük maçlarda iyi bir prim tahtası olarak kulanıyor olsalar da biraz kaliteli bir ekiple karşılaşınca takımın kağıt üzerindeki kadar güçlü olmadığı ortaya çıkıyor. Tüm suçu Skibbe ve Aragones'e yüklemek ne kadar doğru? Yanlarındaki ekip hiçbir katkı yapmıyorsa, yönetimler yön gösteremiyorsa neyi yönetiyor olabilirler? Arabesk yorum yapmak herkesin en doğal hakkıymış gibi gelse de bu topraklarda, artık kapanan devirlerin yerine yenilerini gençlerle ve farklı insanlarla açma gereği olduğunu herkes hatırlamalı. Erdem isteyenlerin gerçek erdem sahipleri olması gerekmez mi?

Sunday 5 October 2008

Sur-Classé

Cumartesi günü yaklaşık 10 saat maç izleyerek beyin sulanmasına ramak kalmışken, gecenin 11'inde tamam dedim, sanırım sulandırdım. La Liga'nın bu haftaki 23 maçı Barça-Atl. Madrid'di. Heyecanla oturabildim 15 maç sonrası hala tv karşısına, malum big okazyon! Dakika 10, maç 3-0 olunca bütün keyfim kaçtı. Güruh halinde izlediğimizden bu saçmalamayı paylaştık dostlarla telefon trafiğinde. Kimse anlamamıştı. İlk gol korner ok, 2. gol penaltı - penaltı değil, 3. gol baraj kurulurken Messi'nin çakallığı. İki golde de Messi'nin bu maça ne kadar iyi hazırlandığı, ve Maradona ile damadı arasındaki futbol dışı bağa ne kadar sinir olduğunu görebildik. Bir hafta boyunca Kun - Messi karşılaştırması yapılmış. Neyi karşılaştırıyorlarsa, anlamadım. Messi sağlıklı olduğu sürece bu dünyadaki en iyi futbolcu, 21 yaşında. Kun Agüero evet iyi bir oyuncu, ama Messi ile karşılaştırılamaz. Maradona ne kadar yıpratmaya çalışırsa çalışsın Messi Maradona'dan bile, benim için en azından, daha büyük oyuncu. Bu maç sonrasında Coupet-Heitinga-Ujfalusi 3lüsü acilen jübile yapmalı. Atletico taraftarının yerinde olmak istemezdim dün gece ... 6-1, Xavi - İniesta'yı kim yetiştirdiyse bize de yollasın 2 tane. Nou Camp Messi'ye tapıyor!

04' [1 - 0] Marquez
06' [2 - 0] Eto'o (Penaltı)
08' [3 - 0] Messi
13' [3 - 1] Maxi Rodriguez
18' [4 - 1] Eto'o
28' [5 - 1] Gudjohnsen
73' [6 - 1] Henry

Friday 3 October 2008

Aziz Başkan vs. GFB

  • İlk istifa sonrası yapılan destek yürüyüşü için GFB'ye gelen parayla insanlar toplatıldı.
  • Diyarbakır maçı sonrası Mustafa Denizli'ye havaalanında baskı yapılması için emir gönderildi.
  • Tahir Kıran 3.000 bedava bileti Aziz Yıldırım adına GFB'ye dağıttı.
  • KFY ve GFB'yi birbirine kırdırmaya çalıştı.
  • UNIFEB'i barındırmayın. (ki bu grup üniversiteli düzgün gençlerden oluşan bir gruptu.)
  • Kıyat'ı protesto edin!
  • Kombineleri iade edin, bedava bilet verelim!

Bilinen Son

Aragones'in hiçbirşey katamadığı FB evinde kazanması "kağıt üzerinde" en kolay maçtan 1 puan çıkararak bu sezon CL'ye erken havlu atacağının sinyalini verdi. Takım dibe doğru inanılmaz bir ivmeye gidiyor. Üretecek ne bir taktik ne bir potansiyel var. Herşey sakat Deivid'in dönüşüyle düzelecekmiş gibi bir intiba var nedense. Edu'nun savunmaya dönüşü takım savunmasına gerçekten olumlu katkı yaptı ancak yıpranan Alex ve Semih hergün sakatlıklarla boğuşuyor. Benzer şekilde BJK de Ukrayna rövanşında çok kötü bir maç çıkararak beklendiği gibi UEFA'ya havlu attı. Çok iddaalı Kayserispor da kupaya veda etti. GS neyseki Bellinzona engelini geçmeyi başardı, yapay gündemler devam ediyor. Torbaları gördükten sonra yeni senede herkes köyüne geri döner gibi geldi bana.

1.TORBA

AC Milan (İta) 119.934
Sevilla (İsp) 102.837
Valencia (İsp) 83.837
Benfica (Por) 77.176
Schalke (Alm) 67.078
CSKA (Rus) 59.437
Tottenham (İng) 55.996
Hamburg (Alm) 52.078

2.TORBA
Stuttgart (Alm) 52.078
Ajax (Hol) 51.610
Olympiakos (Yun) 51.525
Deportivo (İsp) 46.837
Brugge (Bel) 41.810
Spartak M. (Rus) 40.437
Paris SG (Fra) 37.380
Heerenveen (Hol) 35.610

3.TORBA
Rosenborg (Nor) 35.400
Udinese (İta) 34.934
Feyenoord (Hol) 33.610
Braga (Por) 33.176
Slavia Prag (Çek) 31.496
Man.City (İng) 30.996
GALATASARAY 30.469
Sampdoria (İta) 28.934

4.TORBA
Hertha B. (Alm) 27.078
Partizan (Srb) 25.527
Nancy (Fra) 25.380
Portsmouth (İng) 24.996
A.Villa (İng) 24.996
Santander (İsp) 24.837
Kopenhag (Dan) 23.748
D.Zagrep (Hır) 17.836

5.TORBA
St.Etienne (Fra) 17.380
Wolfsburg (Alm) 16.078
St.Liege (Bel) 14.810
Twente (Hol) 14.610
NEC Nij. (Hol) 12.610
Metalist (Ukr) 10.932
L.Poznan (Pol) 6.973
Zilina (Svk) 4.070