Wednesday 28 September 2011

CL’de Dün

En çarpıcı maç Bayern-City maçıydı dün geceki eşleşmelerde. Joe Hart harika bir maç çıkarmış, bunu söylemek gerek. 4 net pozisyon saydım özetlerde çıkardığı. City Almanya’da oyuna iyi başlayan taraftı. Net iki penaltıları verilmemiş. Dzeko Almanya’ya alışık diye sahada. Sonra maç dengelenmiş ve çok sevdiğimiz!!! Alman futbolu devreye girmiş. Gomez iki topu altı pasta, kalenin ağzından içeri vurmuş. 2-0, net skor. Almanlar her zaman sinir bozucu. Tevez’in oyuna sonradan girmek istemediği söylentileri dolaşıyor. Bunu her ne kadar yalanlasa da mutsuz yıldız kadar büyük dert yok hocaların başında. Grubun diğer maçında Napoli Hamsik ve Cavani’yle 2-0 almış maçı. Villareal CL vizesi alan ama ligin güç kaybedenlerindendi geçen sezon La Liga’da. Üstüne pek bir şey koyamadıkları ortada. City 2 maçta bir puanda ve Napoli’nin yerini almaları için 2 maçta da İtalyanları yenmeleri gerekebilir, Cavani izin verirse tabii.

city-bayern-cl

Inter Ranieri’yle çıktığı ilk CL maçında kılpayı 3 puanı aldı. 0-2’den geri geldi CSKA, Wagner Love ve Dzagoev güzel goller attılar. Ama, 2. Rus golünün hemen arkasından, oyuna sonradan giren Zarate golü yapıştırdı. İleri uçtaki Pazzini, Zarate, Forlan (CL’de yok!), Milito rotasyonu gerçekten etkileyici. Karadeniz’de ise Burak’ın eksikliği maçta kendisini fazla belli etti. Lille dinamik bir takım ama CSKA maçında da evlerinde 2-0’dan son 20 dakikada galibiyeti koruyamamışlardı. Hazard ve Sow takımla beraber dakikalar ilerledikçe düşüyorlar. Colman’ın penaltısı 1 puan ve liderliğin devamı demekti ancak grup hala her sıralamaya açık görünüyor.

Manchester-United-3-3-Basel

Old Trafford’da ise Basel şoku vardı. Güzel maç olmuş. 2-0’dan 2-3, sonra son dakikada Ashley Young ve 3-3. Ferguson laubali oynadıklarını ve bedelini ödediklerini açıklamış. Maçta İsviçrelilerin kaptanı Streller’in muhteşem oyununu izlemek gerek. Ayağına her top geldiğinde etkili olmuş, pozisyon yaratmış, ManU’nun canını sıkmış. Basel’in 3 golü de Frei’dan. Kırmızı Şeytanların mağlubiyeti ve Ferguson’un 2-0’dan maç vermeme rekorunun bozulmasına Young izin vermemiş. Aston Villa’dan geldikten sonra oyununu ve kalitesini oldukça yukarı çekti Young. Kanatları Nani-Valencia-Young gibi adamlardan oluşan bir takıma önlem almak çok zor. Tabii Barça değilseniz!

Madrid’de ise zayıf bir Ajax, maçın başında kaçan goller, sonrasında Kaka-CR şov vardı. Kaka’nn takıma girmesi Barça’yı bir şekilde yakalama ihtimalini güçlendirir Real’in. Mesut kendini kanıtladı ama iyi bir Kaka’ya her zaman yer olmalı. Bizi ilgilendiren başka bir detay da 84’te Mesut’un yerine oyuna giren Hamit.

Bayern-Man. City : 2-0

Napoli-Villareal : 2-0

CSKA Moskova-Inter : 2-3

Trabzonspor-Lille : 1-1

Man. United-Basel : 3-3

Galati-Benfica : 0-1

Lyon-Dinamo Zagreb : 2-0

Real Madrid-Ajax : 3-0

Tuesday 27 September 2011

PL’den Notlar

Nani mükemmel oynuyor. CR kadar PR’ı yok ama inanılmaz etkili ve üretken. Gol atıyor, asist yapıyor, çalım atıyor, rakibi eksiltiyor, faul alıyor, kart göstertiyor. CR’ın koyu bir kopyası gibi. Stoke karşısında attığı gol galibiyete yetmese de, takımın Rooney’den sonraki en keskin silahı olduğu kesin. Bu hafta City, Chelsea, Liverpool, Tottenham ve hatta Arsenal bile kazanırken, puan kaybeden tek büyük onlardı. City 60’tan sonra oyuna giren Balotelli’nin mükemmel golüyle kazandı. Adamda yetenek olduğu kesin ama disiplinsizliği onu patlamadan alıkoyuyor. Chelsea maçında ise Torres’in laneti sürdü. Liverpool taraftarlarının yaptığı büyü peşinde. Gol atarak başladığı maçta direk kırmızı kart gördü, üstelik pozisyon bile yokken. Tottenham’da ise iki solak maçı bitirmiş; Bale ve Van der Vaart.

pl270911 Bu arada unutmadan; Serie A istiyoruz!

Tuesday 20 September 2011

Dalglish’in Liverpool’u

liverpool-tottenham-40747_501Evet o bir efsane. Büyük oyuncu. Büyük teknik direktör. Ama şu an ne yaptığını anlamaya çalışmak beni yoruyor. Torres ve Meireless’i kaybetmek sınıf düşmek anlamına gelmiyor belki ama Charlie Adam ve Jordan Henderson’ı takıma katmak “seviye”yi düşürmek anlamına geliyor. İngiliz takımları ne kadar üst düzey oyuncu barındırsalar da çok sert takımlardır. Kenny’nin buradaki amacı açık. Dinamik ve diri bir takım yaratmak. Takımı takım yapmaktaki sıkıntı ise aslında ayağına top yakışan oyuncu sayısında gizli. Gerrard ve Glen Johnson sakat. Tottenham maçında yaşanan ağır mağlubiyette takımın ilk 11’i şöyle :

Reina - Skertel-Carragher-Agger-Jose Enriqué – Henderson-Lucas-Adam-Downing - Suarez-Carroll

Bale’e karşı Skertel’den sağ bek iyi bir fikir değil. Flanagan bile daha çok iş yapardı, çünkü daha çevik, Bale 2 kartla zaten attırdı ağır stoper Skertel’i. 9 kişiyle biten maç. Takımda top oynama kalitesi yüksek olan oyuncu sayısı çok az. Skertel-Jose Enriqué-Henderson-Lucas-Adam-Carroll! Hepsi görev adamı. Nokta adamlar. Topu yanındakine verebilen, oyuncu eksiltemeyen sert karakterler. Dolayısıyla üretken olmalarını beklemek hayalcilik olur. Henderson’ın fazla hakkını yememek lazım, daha teknik ama şu ana kadar kendini kanıtlamayı başaramadı geride kalan maçlarda. Kenny’nin kafasındaki “taş” gibi takım iyi top yapmadan oynayamaz. Gerrard, Johnson, Kuyt, hatta Coates, hatta Bellamy bu takımda olmalı. Çünkü daha iyisi şu an yok eldekiler arasında.

Tottenham-Liverpool-Kenny-Dalglish-Premier-League cropped

Kenny’nin işi zor. Parasının çoğunu Carroll ve Suarez’e harcaması aslında kumar. Carroll tam bir belirsizlik…