Wednesday, 29 April 2009

Kafama Sıkar Giderim!

Erik Gerets bitime 5 hafta kala 5 puanla lider. 7 senelik Lyon hegemonyasını bitirmek üzere. Gerets takımdan ayrılacağını açıkladı. Şampiyon yapar giderim arkadaş!

Monday, 27 April 2009

Milan - Beyonce

"I am happy playing for this club and to be honest I am happy AC Milan, one of the legendary clubs in the world, were looking at me," Adebayor told ESPN.

"For me that must be something special. It is like a boy being told Beyonce is looking for them."

Wednesday, 22 April 2009

Çarşamba

  • 21:30 - Hamburg - Werder Bremen
  • 21:45 - Juventus - Lazio
  • 22:00 - Chelsea - Everton
  • 22:00 - ManU - Portsmouth
  • 23:00 - Barça - Sevilla

Pepe Dışarı!

Getafe deplasmanda Madrid'i zorlarken maç bir anda değişiyor. Skor 2-2. Getafe 3. gole giderken Pepe rakibini ceza sahasında itiyor. Sonra yere düşün rakibine arkadan ve üstten iki acımasız tekme yapıştırıyor. Getafe'li oyuncular üstüne gelmeye cesaret edemezken bir tanesi yaklaşıyor, ona da yumruğu yapıştırıyor. Penaltı kaçıyor, Madrid uzatmada Higuain ile kazanıyor. Bu galibiyete nasıl sevinir ki bir insan? Fanatik olmadığın sürece sevinemezsin. Pepe maçta kendini tanıyamadığını açıklıyor. Futbol oynamak istemediğini belirtiyor.

Pepe 10 maç ceza aldı.

Walk On!

Yine 4-4. Yine Gerrard yok, bu sefer karşı tarafta Arshavin vardı. Anfield'da 4 gol birden atarak tarihe geçti. Adebayor'un yokluğunu aratmadı. Kırmızılarda ise Benayoun yine sahnedeydi. Liverpool'un son maçlarında gol olunca maç çığırından çıkıyor, futbol ziyafetine dönüşüyor. Ama bu güzellik içerisinde Benitez'in takımının son dönemde ne kadar çok gol yediğini gözden kaçırmamak gerek. Chelsea'den iki CL maçında toplam 7 gol yediler. Son 4 maçta toplamda 11 gol. Real Madrid maçıyla başlayan dönemde ise 7 maçta sadece 1 gol yemişlerdi. Elbette rakipler Chelsea, Arsenal olunca fark ortaya çıkıyor. Gerrard'ın en kritik dönemde olmaması orta sahadaki diğer oyuncuların mecburen daha ofansif görevler üstlenmelerine ve arkada açık bırakmalarına sebep oldu. Mascherano ve Xabi Alonso'yu bu kadar çok ileride görmek savunmaya ne kadar az yardım ettiklerini gösteriyor. İnanılmaz bir dinamizmle oynasalarda bu süreçteki maçları 1-0 kazanmış olmaları formu düşen Reina'yı daha çok sevinidirirdi. Herşey bir kenara, Arshavin'in son golde sol dışıyla Reina'yı mağlup etmesi çok şıktı. Arsenal tribünlerine giderken 4 gole kendisi de inanamıyordu. Bir daha 4-4'lük maç ne zaman izleriz bilmiyorum. Bunun gerçekleşme sıklığının olasılıklarını merak ediyorum.

Tuesday, 21 April 2009

11 Kurabilmek

Kupa rövanşına Sivas'a giderken Aragones'in elinde çok az oyuncu kaldı. Hepsi sağlamken de ortaya koydukları performans iç açıcı değil ama bu sefer iş epey zor. 2 senede toplam 4 maçın hakkını verebilmiş olan Uğur Boral da Ankaraspor maçındaki saçmalıkları sonrası kadro dışı. Kayıp bir sezonu kurtarmak için 2 maç oynayıp gerekli sonuçları almaları gerekiyor. Yoksa Aragones de futbolcular da mutsuz bir yaz geçirebilir. Hatta Aziz Yıldırım bile. Sivas'ın ev sahibi olması dışında düşen formu dezavantajı. FB'nin tek avantajı sınırlı kadrosuyla 2 gol avantajı ile rakip sahaya gitmek. Takım ilk defa kazanmak zorunda değil. Kaybetmemek veya 1 farklı yenilmek bile yeterli. Bunu başarmak için gerekli defansif orta saha ve savunma olmamasına rağmen bir şansları var. Sivas'ın kupadan çok ligi düşündüğü pek açık değil. Aslında burada şansları daha çok. Eksik bir FB'yi eleyip tek maç oynayacak ve kupa ile Avrupa'ya uzanabilecekler. Ligde ise işleri çok daha zor. Hala 4 takım yarışta ve arkadakiler ligin büyük abileri.

Sun - Oracle

Oracle'ın uzun süredir süregelen şirket satın almaları en sonunda Sun ile zirveye ulaştı. Uzun süredir IBM ile görüşen Sun 7 milyar dolarlık teklifi reddetmişken, sürpriz bir şekilde 7.4 milyara Oracle ile anlaştı. Bu satın almanın farklı 2 yönü var. İlki Oracle dev bir yazılım şirketi olarak Sun'ın server işine nasıl entegre olacak belli değil, büyük bir risk. Java platformunun sahipliğini almış olmanın karşılığında küçük bir risk aslında. İkincisi ise IBM'in bu satın almayı tamamlayamamış olması belki de onlar için bir avantaj doğuracak. Rekabeti ortadan kaldıracak bir satın alma sektörde büyüyen bir devin farklı bir kola giriş yapmasına dönüştü. Oracle Sun'ı ne kadar değiştirir, iş planları hangi yöne gider, kısa sürede belli olacaktır. Bu satın almayı (soft+hard)ware ürünleri haline getirmeleri durumunda ise Oracle müthiş bir birleşme hikayesi yaratmasını okuruz birkaç yıl sonra. Bunu Apple'ın başardığını herkes biliyor.

Latitude

Yeni eğlencemiz. Kim nerede google maps üzerinde görebiliyor ve paylaşabiliyoruz. Data faturasına katkısı büyük. Ara sıra kapamak lazım geliyor. Biraz tedirgin edici olabilir. Her an neredesin bir başkası bilecek. Ama nerede kaldın hadi gelmiyor musun sorusuna verilecek yalan cevapları da kısıtlayağı kesin. Bu kızlarla olan diyalog. Delikanlı programlarda adamı devamlı arayıp rahatsız etme devri bitti. Biliyorum oradasın! Blackberry ve bilimum symbian telefonda çalışıyor. Çok yakında iphone'da.

http://www.google.com/latitude/intro.html

Monday, 20 April 2009

Caprica

Bittiği an üzülüp kedere bürünmüştüm. Bu seri üzüntümü daha da arttırabilir. Ama bir teselli olur belki de. Battlestar Galactica'nın geçtiği dönemden tam 58 yıl öncesini anlatacak. Teaserlar dolaşmaya başladı. Yakında düşer torrente diyordum ki, baktım pilot düşmüş bile. Korku ve sevinç bir arada. Ama yine de tedirginim.

http://www.youtube.com/watch?v=sQlhlHwXjj0

Sunday, 19 April 2009

Canım Ülkem

Tuhaf bir yer burası. Adnan Polat takımı gidip kutluyor, Arda daha olaylar soğumadan Haldun Üstünel'in yanında soyunma odasına gidiyor, FB hiç bir itirazda bulunmayacağız diyip ardından Federasyon'u sert dille eleştiren açıklama yapıyor, yobazlar kanser hastası bir kadının başındaki örtüye düşman kaleye dikilmiş bayrak değerlendirmesi yapıyor. Herşey çok uçlarda. Kimse ılımlı ya da saygılı olmayı bilmiyor, belki de beceremiyor. Bencillik, bencilik kanımıza işlemiş. Taraf olmuşuz, hep biz kazanalım istiyoruz. Bunun için engel tanımıyoruz. Sonunda yine kendimiz kaybediyoruz. Bu sabah gazete alırken son 10 senede nereden nereye geldiğini sorguladım bu toprakların. Çok fazla sorunla uğraşacak kadar büyük bir ülke. Ama bir yandan da bir o kadar zayıf. Şeriat isteyenler, türbanı din sananlar, laikliği silah olarak kullananlar, darbeciler, yolsuzluklara karışanlar, nerede yaşadığımızı artık biz de bilmiyoruz. Dünyalar o kadar farklı ki. Bir gazetenin manşeti kutlu doğum haftası, bir diğerininki Anıtkabir yürüyüşü. Bu kadar farklı mı Türkiye? Yarısı öyle yarısı böyle mi? Bir yarımız dindar diğeri materyalist mi? Bağıran, vuran, cüsseli olan, kaba insanlar mı kazanacak hep? Saygın, kibar, entellektüel olmak burjuvalık mıdır? Biz neyiz, ne istiyoruz biliyor olsaydık bu kadar sorunla kimse kuşatamazdı. Kendimizi Osmanlı zannedip herkesin komplo kurmaya çalıştığını da düşünmezdik.

Aynı Nakarat

Mustafa Denizli FB zamanında da sık sık rotasyon yapardı. Bu aslında şaşırılacak birşey değil. Kazandıkça kimse sorgulamıyor tabii ki. Bu akşam Ertuğrul Sağlam'ın karşısında puan ve liderlik fırsatını kaçırınca herkes telaşlandı. Şampiyonluğun en büyük favorisi yine geçen seneki gibi son haftalardaki hatalarıyla potadan düşecek mi? Trabzon ve GS fırsatı gördü ve heyecanlanıyor. FB zaten yarıştan kopmuş durumda. Yürümeye halleri yok, kupaya da veda etmemeleri mucize olur. Cezalılar ve sakatlar olmasa bile umutsuz vaka. Fikstürü en zor olan BJK, en avantajlı görünen ise GS. Haftaya Sivas-TS maçından çıkacak sonuç o kadar kritik ki, bu maç herşeyi belirleyebilir. Sivas'ın düşen formu ve düşüşün sonuna gelmiş bir TS. Saha avantajı Sivas'ta. CL'ye Sivas'ın gideceğini düşünmek bile istemiyorum ama diğerleri gitse ne farkedecek bu halde o da tartışılır.

La Révolution Française

Fransa'da bir devir sona ermek üzere. Gerets Marsilya'nın başında Lyon'un senelerdir süren hakimiyetini bitirme fırsatı yakaladı. Haftaya 1 puan önde giren Olympique Marseille Lorient deplasmanında kazandı ve Bordeaux-Lyon maçının sonucunu beklemeye başladı. Bordeaux'dan puansız dönmesi durumunda Lyon uzun süre sonra şampiyonluğu kaybedebilir. 20 takımlı ligde bitime 6 hafta kalmış durumda. Cesur Gerets Fransa'da tarihi değiştirebilir. Lyon'u ekarte ederse Blanc liderden 2 puan geride kovalamacaya katılacak.

Bordeaux:1 - Lyon:0 Dak:60

Wednesday, 15 April 2009

Zarate

Geçen haftaki Lazio-Roma maçı öncesi Lazio başkanı kötü giden takımın bu maçı da kazanamaması halinde tüm takımı süresiz kampa alacağını açıkladı. Biraz köle gibi futbolcular. Çok kazanmalarına, hep göz önünde olmalarına rağmen, çok çalıştıklarını ve fazlasıyla toptan sıkılabileceklerini unutuyoruz. Buna rağmen bu rest işe yaradı ve Lazio 4-2 kazandı. Lazio'nun 2. golünü atan Zarate bu sezonun flaş oyuncularından biri. Arjantinlilerin parladığı bir dönemde ceza sahasının sol çaprazından sağ üst doksana müthiş bir şut attı. Şu sıralar Liverpool'un onunla ilgilendiği yazılıyor, daha önce Premier League tecrübesi olduğunu görünce şaşırdım.

2004-07 Velez
2007 Al Sadd
2008 Birmingham
2008 Lazio

Futbol

Güzel spor. Üzerine yazıp çiziyoruz. Gol oldukça seviniyoruz. Dün gece kırmızılar golü yedikçe üzülsem de müthiş maç oldu. Cech geçirdiği sakatlık ve Türkiye maçları sonrası eski üst düzey kalecilik sıfatını zaten bırakmıştı, bu maçta da bunu tasdikledi. Çok kötü oynadı. Gerrard'ı tribünde görünce bu maçta Liverpool'un şansı olmayacağını düşünmüştüm. Fabio Aurelio'nun golü üzerine 2. gol de gelince yoldan canlı bağlandığım maça heyecanım artmıştı. Sonra basket maçına döndü. Goller, pozisyonlar, belki de bir maçta çok az pozisyon vermeyi prensip edinmiş 2 takımdan biri mecburen açılınca karakteri değişik bir maç oldu. Mourinho zamanında Londra'daki Chelsea-Barça rövanşından daha güzel denebilecek nadir maçlardan biriydi. Kalanlar Chelsea-Barça ve ManU-Arsenal. İngilizlerden sıkılan varsa Barça'yı desteklesin.

Tuesday, 14 April 2009

Umut #2

Pazar gecesi Ali Sami Yen Stadı’nda maçın bitimine doğru yaşanan istenmeyen olaylar beni de derin üzüntüye boğmuştur. Özellikle Milli Takım ve Fenerbahçe’den her zaman ağabey olarak gördüğüm, sevdiğim ve ailesiyle görüştüğüm Semih Şentürk ile istemeden ve düşünmeden içine düştüğümüz durum ve ortaya çıkan fotoğraf hiç bir zaman arzu etmediğim ve hiçbir zaman onaylayamayacağım görüntülere neden oldu. Gerek kişiliğim gerekse futbol kimliğime yakışmayan bu olayın içinde Semih Şentürk’le birlikte olumsuz olarak anılmak bizim gibi birbirine saygı ve sevgisi tartışılmaz iki oyuncunun görebileceği en büyük cezadır diye düşünüyorum. Semih Şentürk’ün içten açıklaması ve yaklaşımı içinde hissettiklerini ben de onun gibi bir ağabeyim için düşünüyorum. Saha içinde yaşanan olumsuzlukların saha içinde kalması gerektiğini biliyorum. Kimin haklılığından çok dostluğumuzun, ağabey-kardeş ilişkimizin devamının önemli olduğu bilincinde yaşananlardan dolayı tüm spor kamuoyundan ve Türk halkından özür dilerim. Ayrıca Semih Şentürk ile bugüne kadar gelen inanılmaz dostluğumuzun asla tükenmeyeceğini buradan belirtirken, ona olan sevgi ve saygımın ise sonsuza kadar süreceğinin bilinmesini isterim. Öte yandan bugünkü Milliyet Gazetesi’nde “Vicdanım rahat” başlığı altında yer alan haberdeki cümlelerin bana ait olmadığını ve tamamen asılsız olduğunu belirtirim."

Arda Turan...

Umut

"Kırmızı kartı kendime yakıştıramadım. Galatasaray ile oynadığımız derbi maçı sonrası, hayatımın en kötü gecelerinden birini geçirdiğimi söyleyebilirim. Maç sonrasında, maçın stresini atlatıp eve gittiğimde olanın bitenin ancak farkına varabildim. Yaşanılan olaylardan büyük üzüntü ve huzursuzluk duydum. Bütün bir gece boyunca kendime hep "Biz ne yaptık böyle?" sorusunu sordum durdum. Tüm Türkiye'nin gözleri önünde, ülkemizin idol oyuncuları olarak yaptıklarımız bize hiç yakışmadı. Profesyonel futbol yaşantımda ilk kez gördüğüm kırmızı kartı kendime hiç yakıştıramadım. Maç içinde bir futbolcu maçın heyecanı, stresi ve yaşadığı baskı nedeniyle çok sağlıklı düşünemeyebilir. Çoğu zaman dışarıda çok sakin kişiliği olan futbolcular bile, saha içinde farklı bir kimliğe bürünebilir. Ben genellikle sinirlerine hakim olabilen, sakin bir kişiliğe sahibimdir. Ancak bu kez maçın aşırı gerginliğinden ben de etkilendim. Maçın son dakikalarında çıkan olaylarda asıl amacım ortalığı yatıştırmak olmasına rağmen, Arda'yı ayırmak isterken, kontrolsüzce yaptığım sert hareket hem Arda, hem de izleyenler tarafından yanlış algılandı. Sonrasında ise Arda'nın verdiği tepki neticesinde benim de sinirlerim boşaldı ve kimsenin görmek istemediği o tatsız olaylar ortaya çıktı. Arda benim için çok farklı biri. Bir rakip, bir meslektaştan öte, benim için bir kardeş. Avrupa Şampiyonası sırasında yaklaşık 45 gün boyunca Milli Takımda Arda ile yediğim, içtiğim ayrı gitmedi. Birlikte sevindik, birlikte üzüldük. Daha sonraki Milli Takım kamplarında da durum aynı idi. Gerçek bir abi kardeşin ilişkisi ancak bizimki kadar olabilirdi. Böylesi bir ilişkinin, anlık bir sinir ve tepki sonucu bozulmasına ne ben, ne de Arda izin verir. Öncelikle tüm futbolseverlerden onları böylesi olaylara tanıklık ettirdiğimiz için ve bize yakışmayan davranışlarda bulunduğumuz için, özür diliyorum. Sonrada canım kardeşim sevgili Arda' yla birlikte böyle bir olaya karışmış olmaktan duyduğum üzüntüyü belirtmek istiyorum. Ben kendi adıma bir daha böyle bir olaya karışmayacağımın sözünü veriyorum."

Semih Şentürk...

Monday, 13 April 2009

Barça'ya Bilet

Barcelona maçında perişan olan Bayern hala konuşmaya devam ediyor. Son bomba açıklama Van Bommel'den : Ribery Barça'da oynamak istiyor. Eee ne demişler, bükemediğin eli öpeceksin. Ne Ribery ne menajeri bu açıklamayı yapmadı. Van Bommel maç boyu süründü, çenesine vurdu. Henry ile maç sonrası Ribery'nin gizli gizli konuşması da France Football'u heyecanlandırmış.

Neyim Var Ki Raptan Gayri!

İki dev de çöküşte. Derbi kalitesi de çöktü. Futboldan başka herşeye benziyordu. Aragone nasıl oldu da Deniz'i hatırladı, maçın en çarpıcı anıydı. Bir başka tuhaf an da GSMobile'ın reklamı. Lincoln başrolde. Hagi'nin formasına bakıyor, taraftar benden ne istiyor biliyorum diyor. Komik. Dalga geçer gibi. Sahada geziniyor. Geldiğinden beri bırakın kötü oynamayı, umursamadı bile sarı kırmızı 10 numarayı. Saçları gibi dağınık ve etkisiz. Sabri ve Lugano futbolun yüz karaları. Her maç problemler. Lugano iyi oynuyor, Sabri üstüne bir de kötü oynuyor. Türk futbolunun yıldızı Arda Turan'a yakışmayan bir maç, üstelik Semih gibi bir adamla kapışmak ilginç. Yarıştan koptular, Mustafa Denizli kıs kıs gülmüştür maçı izlerken. Sivas'ın son dakikalarda attığı golün üzüntüsü biraz hafiflemiştir. Yine de en güçlü aday hala o.

Friday, 10 April 2009

Avrupa'nın Kraliçeleri

Bayanlarda Eurocup Avrupa Şampiyonu GS. GS Bayan Basketbol Takımı, FIBA Eurocup finalinin ikinci maçında İtalya'nın Cras Basket Taranto takımını uzatmada 82-61 yenerek şampiyon oldu. Augustus'un müthiş bir oyuncu olduğunu biliyorduk ama Young nereden çıktı, çıkaranları tebrik etmek lazım. 4 sene önce küme düşen bir takım, bu sene Avrupa'nın 2. kupasını kaldırdı. Başarı kulübün kültüründe olmalı.

Thursday, 9 April 2009

Solomon

The King is back! Sacramento 5 maç kala sözleşmesini feshetti. Pazartesi sarı lacivert formaya geri dönüyor. Fenerbahçe'nin performansı ne olursa olsun, Efes Pilsen bu sene de zorlanacak.

Not: Resimde Kambala'yı görünce noldu bu adama diye biraz bakındım. Dopingden 2 sene ceza almış ve boksa başlamıştı. Aralık 2008'de cezası bitince Rusya'da basketbola geri dönmüş. Enisey Krasnoyarsk'da oynuyor ...

Iniesta

Bu kadar muhteşem bir performans sergileyip bu kadar az şöhrete kavuşmuş topçu var mıdır? Xavi ve Fabregas'la aynı dönemde alt yapıda olmaları tesadüf mü şans mı bilinmez. Bayern'i dağıtırlarken ne kadar iyi olduklarını bir kez daha gördük. Messi ya da Xavi değildi parlayan. Iniesta oyunu almış götürüyordu. Paslar, çalımlar, oyunun yönünü değiştirmeler, üstelik hatasız, ince ve teknik. Halı sahada oynar gibi, rakibin seviyesini çoktan aşmış, inanılmaz bir özgüven. Klinsmann'ın geleceği ne olur belli değil ama Iniesta Premier League'de oynasa yalancı ve gerçek Cruyff taklitleri biribirinden ayrılabilir.

Saturday, 4 April 2009

Latest Headlines ...

  • Gerrard 2013'e kadar Liverpool ile sözleşme yeniledi.
  • Eriksson'un yerine A.Madrid'in eski hocası Aguirre Meksika'nın başına geçti.
  • Button Malezya'da yine pole positionda başlıyor.

Thursday, 2 April 2009

Shearar Newcastle'da!

Müthiş kulüp şu Newcastle. Bütün efsanelerini tüketmekle meşgul bu sezon. Senelerdir hiç başarısı olmayan kulüp Türk spor medyası tarafından yönetilse bu kadar kötüsü olmazdı herhalde. Şimdi sıra gerçek ve en büyük efsanede. Alan Shearer takımı küme düşmekten kurtarmak için takımın başına geçti.

Trabzonspor TBL'e Doğru

FB sezon başında bütün altyapısını (Alpella) TS'ye verip 2. ligde mücadele etmesi için yardım etmişti. Şimdi TS TBL'e çok yakın. Play-offlarda adım adım ilerliyorlar. İyi mi kötü mü bilemedim.

1 Nisan Şakası

Bolivya:6 - Arjantin:1

Amansızlar

Değişen birşey yok. İspanya'dan güçsüzüz. Tuncay savruk, Nihat formsuz, Volkan kritik hatalar yapıyor, stoperimiz yok, sol bekimiz yok. Üstelik takımımızın çok önüne geçen bir teknik direktörümüz var. Sürekli gündemde, reklamlarda, manşetlerde. Takım veya oyuncuların konuşulması bile zor. Arada sırada Emre Belözoğlu'na bir iki sallama, sonra yine Terim. Gelmiş geçmiş en büyük Türk teknik direktör olmanın dayanılmaz hafifliği. Kulüp takımı çalıştırması gerekirken milli takıma sıkışmış bir adam. Futbol oynamadan öne geçtiğimiz bir maçta Guiza'nın intikam alırcasına Hakan Balta'yı geçip galibiyet golünü attırmasıyla her zaman yaşadığımız senaryoya geri döndük. Play-off umutları, o bile çok zor. Kimseyi suçlamaya gerek yok. İspanya dünyadaki en iyi takımlardan biri ve biz henüz onlar kadar iyi değiliz.