Sunday, 19 April 2009

Canım Ülkem

Tuhaf bir yer burası. Adnan Polat takımı gidip kutluyor, Arda daha olaylar soğumadan Haldun Üstünel'in yanında soyunma odasına gidiyor, FB hiç bir itirazda bulunmayacağız diyip ardından Federasyon'u sert dille eleştiren açıklama yapıyor, yobazlar kanser hastası bir kadının başındaki örtüye düşman kaleye dikilmiş bayrak değerlendirmesi yapıyor. Herşey çok uçlarda. Kimse ılımlı ya da saygılı olmayı bilmiyor, belki de beceremiyor. Bencillik, bencilik kanımıza işlemiş. Taraf olmuşuz, hep biz kazanalım istiyoruz. Bunun için engel tanımıyoruz. Sonunda yine kendimiz kaybediyoruz. Bu sabah gazete alırken son 10 senede nereden nereye geldiğini sorguladım bu toprakların. Çok fazla sorunla uğraşacak kadar büyük bir ülke. Ama bir yandan da bir o kadar zayıf. Şeriat isteyenler, türbanı din sananlar, laikliği silah olarak kullananlar, darbeciler, yolsuzluklara karışanlar, nerede yaşadığımızı artık biz de bilmiyoruz. Dünyalar o kadar farklı ki. Bir gazetenin manşeti kutlu doğum haftası, bir diğerininki Anıtkabir yürüyüşü. Bu kadar farklı mı Türkiye? Yarısı öyle yarısı böyle mi? Bir yarımız dindar diğeri materyalist mi? Bağıran, vuran, cüsseli olan, kaba insanlar mı kazanacak hep? Saygın, kibar, entellektüel olmak burjuvalık mıdır? Biz neyiz, ne istiyoruz biliyor olsaydık bu kadar sorunla kimse kuşatamazdı. Kendimizi Osmanlı zannedip herkesin komplo kurmaya çalıştığını da düşünmezdik.

No comments: