Thursday, 27 August 2009
Gökhan Gönül
Zico'nun onu ilk sahaya sürdüğü PSV maçında bu adam olacak çocuk dedirtmişti kendine. Metin Diyadin onu FB'ye önerdiğinde kimse bu kadar büyük bir yıldız çıkacağını düşünmemişti. Her gün üstüne koyuyor, yorulmuyor, sızlanmıyor, sakatlanmıyor, tekme yiyince rakibe saldırmıyor, hakemle uğraşmıyor, kart görmüyor. Şu an Türkiye ve Avrupa'daki en iyi sağ beklerden biri. Milli takımda Arda kadar kıymetli bir adam. Mevcut FB kadrosunun yerli yıldızı o demek artık onu tarif etmekte yetersiz kalıyor. O şu anki kadronun yıldızı. Alex dönene kadar tabii.
Wednesday, 26 August 2009
La Liga Başlarken
Vakit geldi. Bu haftasonu El Clasico'ya giden yol açılıyor. Madrid ve Barça'nın kapışmasına renk katacak birçok takımla beraber La Liga bu sezon PL'in tahtını sallamaya aday. Serie A'yı bitiren ve PL'i zayıflatan İspanyol devleri iki rüya takımla sahada olacak. Barça'nın geçen sezon gerçekleştirdiğini belki de bir daha kimse başaramayacak, kendisi bile. Bu iki takım yetmezmiş gibi Atletico Madrid, Valencia, Villareal, Sevilla gibi birçok güçlü ekip de bu ligde. Yayınlanmayan Serie A'nın yerini Bundesliga alırken, La Liga bizleri bekliyor.
29 Ağustos Cumartesi
21:00 / Real Madrid-Deportivo (NTV - CANLI)
23:00 / Zaragoza-Tenerife (NTV - CANLI)
30 Ağustos Pazar
18:00 / A.Bilbao-Espanyol (NTV - CANLI)
20:00 / Valencia-Sevilla (NTV - CANLI)
31 Ağustos Pazartesi
23:00 / Barcelona-Sporting (NTV - CANLI)
29 Ağustos Cumartesi
21:00 / Real Madrid-Deportivo (NTV - CANLI)
23:00 / Zaragoza-Tenerife (NTV - CANLI)
30 Ağustos Pazar
18:00 / A.Bilbao-Espanyol (NTV - CANLI)
20:00 / Valencia-Sevilla (NTV - CANLI)
31 Ağustos Pazartesi
23:00 / Barcelona-Sporting (NTV - CANLI)
Sunday, 23 August 2009
Carlton Cole'un Dramı
Lideri evinizde ağırlıyorsunuz. Müthiş bir golle takımınızı 1-0 öne geçiren adamsınız. Milli takıma girmeye can atıyorsunuz, Capello tribünde. Geri koşuyorsunuz savunmaya yardım için, topu alıyor ve stopere geri pası veriyorsunuz. En azından verdiğinizi zannediyor ve Defoe'ya gol asistini yapıyorsunuz. Üstelik rakip hiç iyi oynamıyor. Sonra 1 gol daha ve maçı kaybediyorsunuz. Sırf can sıkıntısı...
The Way We Were
memories
like the corners of my mind
misty watercolor memories
of the way we were
scattered pictures
of the smiles we left behind
smiles we gave to one another
for the way we were
can it be that it was all so simple then
or has time rewritten every line
if we had the chance to do it all again
tell me - would we? could we?
memories
may be beautiful and yet
what's too painful to remember
we simply to choose to forget
so it is the laughter
we will remember
whenever we remember
the way we were
so it is the laughter
we will remember
whenever we remember
the way we were
like the corners of my mind
misty watercolor memories
of the way we were
scattered pictures
of the smiles we left behind
smiles we gave to one another
for the way we were
can it be that it was all so simple then
or has time rewritten every line
if we had the chance to do it all again
tell me - would we? could we?
memories
may be beautiful and yet
what's too painful to remember
we simply to choose to forget
so it is the laughter
we will remember
whenever we remember
the way we were
so it is the laughter
we will remember
whenever we remember
the way we were
Friday, 21 August 2009
UEFA
2 takım beklenen sonla kapadı geceyi. Kadro yapısı ve tecrübesiyle ne Sivas'ın ne Trabzon'un bir üst tura geçmesi, bu rakiplere karşı, imkansızdı. İyi bir Fransız ekibi (ligde üst ve orta sıralarda) karşısında 3 büyükler harici şansımız olduğunu düşünmüyorum. Lucescu'nun da CL ön elemesi faciası sonrası Sivas'ta rahat maç çıkarmaması sürpriz olurdu.
Gelelim kazananlara. GS zayıp rakipler karşısında o kadar iyi hücum ediyor ki, her maç minimum 4 gol atacaklardır. Keita'nın dikine oyunu takımı sürüklüyor ve yeni transfer takımı bir üst seviyeye taşıdı. Zaten iyi kadronun üzerine eklenen Keita ve Elano, çok çok iyi bir hocayla gerçekten heyecan veriyor. GS'nin bu sene bu kupanın en üst turlarında göreceğimiz güçlü takımlarından biri olduğunun altını çizmek gerek. Messi'yi ters kanatta oynatarak efsane yaratan teknik ekip Arda'yı ortaya çekerek ona bir yön daha kattı ve Arda müthiş oynuyor. Oynadıkça ilerliyor ve kanat oyunculuğunu liderliğe çeviriyor. Bu maçlar ölçü değil ama GS gümbür gümbür iyi takımım diye geliyor. Bence sıkıntı iyi takımlara karşı takım savunması, savunmadaki bireysel hatalar ve yedek kalmaktan mutsuz olacak olanlar.
FB'de ise sakatlıklar aslında dün geceki galibiyetten daha önemli bir konu. Deniz ilk 11 başladığı maçta adale sakatlığı yaşayıp yerini Önder'e bıraktı. Mehmet Topuz, Alex ve şimdi de Deniz. Ortada bir sorun var ve sezon başında tespit edilmesinde fayda var. Maça gelirsek; ilk gol formu yükselen Kazım'ın ortasına güzel bir pasla ne sol açık ne sol bek olan Dos Santos'a gol attıran Güiza'nın. Gol yememiş olmak iyi bir gösterge ama takımın daha zamana ihtiyacı olduğu açık. Yedekleri daha iyi kullanmak şart. Özellikle Özer ve Mehmet Topuz verilen paraya ve emeğe değmeliler. Harcanırlarsa büyük kayıp olur. Takımın Türk oyunculardan alacağı verim bu sezonki başarı grafiğini belirleyecek. Üstelik ezeli rakip ses getiren transfer ve hocasıyla sağlam ilerliyorken...
Gelelim kazananlara. GS zayıp rakipler karşısında o kadar iyi hücum ediyor ki, her maç minimum 4 gol atacaklardır. Keita'nın dikine oyunu takımı sürüklüyor ve yeni transfer takımı bir üst seviyeye taşıdı. Zaten iyi kadronun üzerine eklenen Keita ve Elano, çok çok iyi bir hocayla gerçekten heyecan veriyor. GS'nin bu sene bu kupanın en üst turlarında göreceğimiz güçlü takımlarından biri olduğunun altını çizmek gerek. Messi'yi ters kanatta oynatarak efsane yaratan teknik ekip Arda'yı ortaya çekerek ona bir yön daha kattı ve Arda müthiş oynuyor. Oynadıkça ilerliyor ve kanat oyunculuğunu liderliğe çeviriyor. Bu maçlar ölçü değil ama GS gümbür gümbür iyi takımım diye geliyor. Bence sıkıntı iyi takımlara karşı takım savunması, savunmadaki bireysel hatalar ve yedek kalmaktan mutsuz olacak olanlar.
FB'de ise sakatlıklar aslında dün geceki galibiyetten daha önemli bir konu. Deniz ilk 11 başladığı maçta adale sakatlığı yaşayıp yerini Önder'e bıraktı. Mehmet Topuz, Alex ve şimdi de Deniz. Ortada bir sorun var ve sezon başında tespit edilmesinde fayda var. Maça gelirsek; ilk gol formu yükselen Kazım'ın ortasına güzel bir pasla ne sol açık ne sol bek olan Dos Santos'a gol attıran Güiza'nın. Gol yememiş olmak iyi bir gösterge ama takımın daha zamana ihtiyacı olduğu açık. Yedekleri daha iyi kullanmak şart. Özellikle Özer ve Mehmet Topuz verilen paraya ve emeğe değmeliler. Harcanırlarsa büyük kayıp olur. Takımın Türk oyunculardan alacağı verim bu sezonki başarı grafiğini belirleyecek. Üstelik ezeli rakip ses getiren transfer ve hocasıyla sağlam ilerliyorken...
Thursday, 20 August 2009
Zimbra
Google readerda takılırken bir röportajda gözüme çarptı. Firefox'un elemanlardan biri hayatımı bununla yönetiyorum deyince hemen baktım. Outlook'un yeni alternatifi, Mozilla destekli Yahoo şirketi. Ben hafif Outlook Express tadı aldım. Task management ve online takvim işinde epey ileri gitmişler. Eli yüzü fena değil, ücretsiz, yükleyip denemek lazım ama gmail varken yemedi gözüm. Bakalım tırmalıyorlar, nereye varacak görürüz.
http://www.zimbra.com
http://www.zimbra.com
Bobo vs. Sanogo
Yerli yıldızları kuruttuğumuz yetmiyormuş gibi artık ligimizdeki yabancıları da öldürüyoruz. St. Etienne Gomis'i Lyon'a sattıktan sonra forvet arayışlarını sürdürüyordu. Bobo olmayınca ya da kendisi-kulübü sorun çıkartınca Bremen'li Sanogo'yu aldılar. Bremen varını yoğunu satan ve eskilerini geri alıp orta sıralarda takılmaya çalışan bir takım hüviyetini aldı. Pizarro ve Borowski döndü, Diego ve Sanogo gitti, gerçi Sanogo çok oynamıyordu. Ümitlerini Mesut'a bağlamış durumdalar, Schalke'nin tersine şampiyonluk hedefinden çok uzaktalar.
Sürpriz
Burnley daha önce de bu satırlara girmişti. FA Cup'da ortalığı birbirine katıp Fulham ve Chelsea'yi elemişler, ardından 2-0 yendikleri Arsenal'e 3-0 mağlup olup finalden olmuşlardı. Şimdi PL'deler ve ilk galibiyetlerini ManU'ya karşı aldılar. Müthiş bir golle. ManU'nun bu sene tatsız bir dönem geçireceği aşikar. Toparlayıp uzun galibiyet serileri oluşturmalarını beklemiyorum, çünkü o kadar güçlü değiller. Yine de dilimi ısırayım, Fergie'dir ne yapsa yeridir!
Diğer taraftan L'pool ve Tottenham gollü galibiyetler almış. Gerrard'ın sağ açıktaki bilek ve vücut çalımları ile Defoe'nun 4 gollü (sonuncu gol halı saha golü) müthiş gecesi ortalığı karıştırmış. Tottenham lider, takım daha tutarlı ve Modric iyi oynuyor. Yeni transferlerin çoğu yedek, Bentley, Pavlyuchenko, Crouch sonradan giriyor. L'pool'a dönersek, maçta Reina'nın kurtarışı efsane bir hareketmiş, kaçırmamak lazım. Glen Johnson'ın golü de fena değil.
Diğer taraftan L'pool ve Tottenham gollü galibiyetler almış. Gerrard'ın sağ açıktaki bilek ve vücut çalımları ile Defoe'nun 4 gollü (sonuncu gol halı saha golü) müthiş gecesi ortalığı karıştırmış. Tottenham lider, takım daha tutarlı ve Modric iyi oynuyor. Yeni transferlerin çoğu yedek, Bentley, Pavlyuchenko, Crouch sonradan giriyor. L'pool'a dönersek, maçta Reina'nın kurtarışı efsane bir hareketmiş, kaçırmamak lazım. Glen Johnson'ın golü de fena değil.
Wednesday, 19 August 2009
Huh!
L'pool haftasonu çarpışmaya kurban verdiği stoperlerin yerini doldurmak için enteresan bir adam aldı. Benitez'e verilen 2 milyon sterlinlik son transfer limiti ancak böyle kullanılırdı. FB maçlarından (Frankfurt) hatırlıyoruz Kyrgiakos'u. Sert, uzun saçlı, iri, kavgacı, sinir bozucu bir adam. İyi savunmacı. Hava toplarında etkili, Birleşik Krallık'ta hala aranan özellik. Rotasyonda ihtiyacı olacağını düşünen Rafa'ya hak vermek lazım. Ama Carragher ve İskandinavlar sağlamken kadroya giremez.
Hoşçakal Edu
Bence çok iyi adamdı. Luciano'dan daha iyi savunmacıydı. Lugano ile birlikte CL'de çeyrek final oynanan sezon hatalar yapsa da hava toplarında Avrupai seviyedeydi. Sakatlanmasa hala bu takımda olur muydu bilmiyorum. Tuhaftır; kaderi yerine geldiği Luciano gibi oldu. Sakatlanmış ve ülkesine dönmüştü Brezilyalı. Yerimi en iyi o doldurur demişti Edu için. Hücumda dolduramasa da savunmada iyiydi. Lugano ve Bilica'da olmayan tek özellik vardı onda, topu oyuna sokabiliyordu. Ayağı yontulmuştu bir savunmacı olarak bakıldığında. Orta saha ile pas alışverişinde partnerlerinden hep daha iyiydi. Şimdi savunmanın bu yönü daha eksik kalacak ama sert ve diri bir ikili onu aratmayacak gibi duruyor. Bilerek tekme atmayan, hakemle oynamayan, kavga etmeyen, nadir kızan, sevimli adamdı. Ben sevmiştim, gitmesine üzüldüm ama başka çare yoktu. Umarım yolu açık olur.
Monday, 17 August 2009
Gece Mesaisi
Kaçan maçların özet koşturması geceyi uzattı doğal olarak. FB ve GS'nin diğerlerini uzak ara ezeceği açık lig başlangıcının yanı sıra PL başlangıcı da keyif vermiş. Arsenal'in çocukları 6'lı bira açmışlar Moyes'e. En çok Eduardo'nun golünde Arshavin'in top üzerindeki balesini sevdim. Fabregas'ı oldum olası sevmemişimdir, yavaş, na-estetik geliyor bana o adam. Xavi-İniesta tevekkeli dışlamışlar adamı. L'pool yine hayal kırıklığı ve toparlanan Tottenham'a mağlup, ön liberosuz arka taraf açıkta kalmış, oyun kuramaz olmuşlar. ManU ve Chelsea klasik galibiyetlerde. Almanya'da Schalke ve Magath iyi başladı, Bayern tekliyor, Mesut müthiş gol attı. TRT1'de Bundesliga yakışıklı durmuş, ten uyumu yakalanmış. Yavaş yavaş başlıyor ligler, heyecanlar, keyifli haftasonları. Ramazan da erken geldi ama hadi hayırlısı.
Zeytin Ağaçlarının Altında
Güzeldi. Huzurlu, lezzetli, eğlenceli, keyifli. Ne sıcak ne soğuk bir yaz günü. Mangalda sucuk ve köfteler, üzerine soğanlar ve domatesler, hatta biraz da tavuk. Tarladan toplanan domatesler hem de. Körpe biberler. Mısırlar kaynıyor bir yanda, patlıcansız kalmanın üzüntüsü tek noksan. Verilmemek üzere alınan keyifli kilolar, girilemeyecek kadar soğuk bir deniz ve onun ciğerlere çekilen kokusu. Yazlık dediğin nedir ki; şortla gezebileceğin, mangal yelleyebileceğin, dondurma yiyebileceğin deniz kenarı işte. Sevgi ve yemek güzel olunca pek lezzetli pişiyor. Tadı damağımda kaldı. Ama kalbim hala Ege'yi istiyor...
Wednesday, 5 August 2009
Edu Nasıl İyileşti?
Sözleşmesi feshedilecek söylentileri çıkınca apar topar Brezilya'dan gelip antremana çıkması oldukça garip. 2-3 ay daha sahalara dönemeyeceği söylenen Güney Amerikalı, birdenbire fedakarca geri döndü. FB'nin görünen tek eksik noktası olan savunmanın göbeği Edu'nun geleceğine bağlı. Kendisi de sakat Luciano'nun sözleşmesi feshedilerek gelmişti. Luciano, "yerimi daha iyi doldurabilecek tek isim Edu" diyerek gitmişti. Lugano'nun yılan hikayesine dönen transfer belirsizliği, Bekir'in Yasin'i aratmayışı, Edu'nun sakatlığı, Önder'in parlaması (milli takıma çağırıldı) sarı lacivert savunmanın en büyük derdi. Daha da önemlisi, Bilica serseri mayın misali her maç çift dalıp oyunda takıma katkı yapmamaya devam ederse Daum'un takım savunması sene sonunu getiremez.
Fabian Delph
Leeds PL'e çıkamayınca takımın en parlak gencini üst sınıftakiler kapışmak için sıraya girdi. Leeds orta sahasının genç millisi Aston Villa'nın yolunu tuttu. City de onu almak istiyordu ama bence, kendi tercihi mi değil mi bilinmez, geleceği için doğru yere gitti. PL kaybettiği yıldızlarını yerli gençleri parlatarak unutturabilir.
Galacticos
Bu sezon transfer piyasasını birbirine katan Madrid sonunda Xabi Alonso'yu da L'pool'dan koparmayı başardı. 35 milyon euro. Benitez'in tüm ısrarlarına rağmen Xabi hayallerinin peşinden gitti. Aylar önce takımdan ayrılmayı kafama koymuştum der. Madrid geçen seneki Barça şovuna Xabi Alonso transferiyle son cevabını vermiş oldu. Şimdi El Clasico'yu bekleme zamanı. Xabi geçen sene CL'de 4 attığı Madrid'e nasıl uyum sağlayacak acaba? Benitez geçen sene Barry'yi alıp onu göndermeyi düşünürken zaten kalbini kırmıştı, şimdi kıymete bindi ama nafile. Real Madrid en zayıf noktasını, üstelik bir İspanyolla takviye ediyor.
Monday, 3 August 2009
Aquilani
Xabi gideyazınca, üstelik Mascherano da Messi'yle top oynayacağım diye tutturunca Benitez sıkıştı, elle tutulur ön libero arar oldu. İlk hedef Roma'dan Aquilani. Her iki ön liberosunu da kaybeden bir Liverpool'un şampiyonluk hayalleri suya düşer, takım bir gömlek aşağı iner, buna şüphe yok. Aquilani tek başına bu boşluğu dolduramaz. Lucas da yeterli değil. Benitez bu iki oyuncuyu kaybederse, Torres'i de elinde tutma şansı azalır. Bu sene PL şampiyonluğunu Real Madrid belirleyecek gibi. Perez'in Chelsea'yi sevdiği açık, sezonun favorisi onlar.
Sunday, 2 August 2009
Kick-off
Bu akşam itibariyle sezon açılmıştır benim için. Süper Kupa her ne kadar gereksiz görünse de takımların ilk halini görmek açısından faydalı. BJK takım savunmasını maç boyunca daha iyi yapan taraftı. Daha oturmuş göründü. Sivok'un anlamsız kalecilik denemesi maçın dengesini değiştirdi. BJK'de sol bek İsmail, FB'de ise Önder ve Güiza maçın iyilerindendi. Daum Güiza'ya hayat ve umut vermiş olmalı, her zamanki gibi çok koştu ama bu sefer yere sağlam basıyordu. Yeni oyunculardan fikir veren Bilica kendine fazla güveniyle bu sene sarı lacivertlileri devamlı hoplatır. Çok hata yaparsa FB kariyeri çok kısa sürebilir. Alex'i anlatmaya zaten gerek yok. BJK'de ise Fink kademeye iyi giren bir Alman'dan fazlası değildi. Takımın en iyisi genç sol bek İsmail'di. Nihayet Üzülmez'den kurtulacaklar gibi. Kendinden emin ve paniksiz oynadı, 1'e 2 adam geçti. Ancak CL'ye giden BJK'de en büyük eksik topu gole götürecek pasları verecek oyuncu eksikliği. Delgado senelerdir yetersiz, ama yerini daha iyisiyle doldurmazlarsa CL hüsranla biter. İlk kupa FB'nin ama şu an için ligin en iyi takımı bu maçta yer alanlardan biri değil gibi görünüyor.
Wilshere
Arsenal'de yeni moda bu çocuk. Emirates Cup'da ortalığı yakıp geçti. Sol ayaklı, 17 yaşında, Messi gibi sağ açıkta oynadı 2 maçta da. Önüne geleni geçti, çorapları bileklere kadar inik, Rui Costa tadında bir genç. Öte yandan Rosicky de olaya katıldı, 18 ay sonra oynamaya başladı. Arsenal yine epey derin bir kadroya sahip ama yaş ortalaması oldukça düşük. Elle tutulur çok adam var ama Mourinho'nun dediği gibi "Çoluk çocukla kupalar kazanamazsınız!".
Elano
City'de kadroda yer alacağını, en azından rotasyonda yer bulacağını düşünüyordum. Türkiye'ye getirmek büyük iş. Hala aktif milli takım oyuncusu. Robinho'nun onun gidişine üzüleceği aşikar ama artık City'nin bir numarası değil eski futsal yıldızı. Geçen sene yedek kalıp Hughes ile tartışınca anlaşılan takımdan silinmiş Elano. Giden Lincoln'ün yerine ilaç gibi gelecektir. Penaltı ve frikikler artık Sabri'nin değil, en çok sevindiren budur. GS'nin hücum gücü oldukça üst düzeye çıktı, defansif orta sahada da problem yok ama savunma hattı soru işareti. Elano transferi sonrası takımın en zayıf yanı burası, savunmanın göbeği. Her gün yeni bir Brezilyalının geldiği canım ülkemde şimdi en iyi kadro sarı kırmızılılarda denebilir.
Lamar
Herkes onu takımında görmek istiyordu. Kobe açıklama yapıp bence bizimle kalmalı deyince Jerry Buss kırmadı, gitti aldı getirdi yeni sözleşmeyi. Ron Artest ile çocukluk arkadaşı olmaları ne kadar kıymetli bir detaydır, tartışılır. Ama Odom'u kaybetmek Lakers'dan çok şey götürürdü. Takımda kalması en azından konferans finali garantisidir. Artest Ariza kadar oynamaz diyenlere şaşarım, Rasheed ile finalde kavga edip olayı bitirir.
Gomis
Lyon Fransa Ligi'nde kaybedilen şampiyonluk sonrası hegamonyasını yeniden kurmak için para harcamaya devam ediyor. St. Etienne'in milli forveti Gomis'in takımında uzun süre kalmayacağı belliydi. Giden Benzema'nın yeri Lopez ve Gomis ile dolacak. Fiyat 15 milyon Euro. Ben yeni Drogba olur bu adam diyorum.
Subscribe to:
Posts (Atom)