Yurdum maçlarına dönelim. 2 kritik maç vardı; birincisi özlediğimiz gündüz maçı olan FB-Antep. Takımın asları sakat veya yorgun oldukları için kadroda yoktu. Aslında Alex yoktu, gerisi boştu demek yerinde olacaktır. Buna rağmen iyi başlayan ve golü bulan takım FB oldu. Sonra diğer maçlar gibi bunu da rahatça kazanabileceklerini düşünüp geri çekilen sarı lacivertliler rakibe oyun üstünlüğünü verdi. Daum'un oyuna geç müdahale etmesi, Cristian'ın GS maçını düşünerek karttan kaçınan yumuşak oyunu takım savunmasını zaafa uğrattı. Çok eleştirilen Kazım ve Emre haricinde adam eksilten de olmayınca Antep'in Brezilyalısı müthiş 2 gol atarak rekoru bitirdi. Aslında maç başı çok yumuşak olan Antep savunmasıydı ve FB maçı erken bitirmemenin cezasını kötü ödedi.
GS-TS maçı ise gerçekten bol gollü ve zevkliydi. GS erken bulduğu gollerle rehavete girince TS şok 2 gol buldu. Colman gerçekten formda ve Arjantinli sağlam bir çift ayak izlemek keyif veriyor. Serkan 2-2'de karşı karşıya kaçırınca maç döndü. Nihayetinde 90 dakika 4-3 biterken Türkiye'de iyi savunma yapan bir takım olmadığını açıkça gördük. Kolay gol yiyor tüm takımlar, çok atan kazanıyor. GS bu yönden avantajlı. Müthiş bir potansiyel; kötü oynarken bile Keita, Arda, Kewell, Baros, hatta Elano her an sonucu değiştirebilir. GS'dan puan almak kolay değil.
Not : Milan 1-0 mağlupken bitirdim, maç izlemekten sıkılıp uzun süre sonra. Roma gayet iyi oynuyor ve Milan tribünleri homurdanıp duruyordu. Ronaldinho-Pato birer gol atıp maçı almış, nasıl toparladılar izlemek lazım. Yine de Zambrotta-Seedorf gibi son kullanma tarihi geçmiş yıldızlar Milan'a yakışmıyor. Pirlo hariç takımı satsa Galliani kimse üzülmez herhalde.
No comments:
Post a Comment