GS ile başlamak gerek. Kadro açıklandığında mecburiyet mi yoksa Feldkampvarilik mi bilemeden tedirgin gözlerle girdi herkes maça. 2 Emre + Meira + Servet olmak üzere 5 stoperden kurulmaya çalışılan defansif omurga. Meira'nın ön libero oynaması ya da E. Güngör'ün sağ bek olması değil sorun. Lincoln'ün bezgin ve yumuşak oyunu da. İlk ciddi maçın CL ön elemesi olması ve rakibin hiç de yabana atılmayacak bir takım olması esas sorun, maç içinde ne kadar sert olduklarını gördük. Ayhan ve Sabri'nin kenarda beklemesi sakatlık sebebiyle değilse GS geçen sezon yaşadığı kabusları bu sene de görmeye başlayabilir. Aykut'un hatasıyla yenen golden sonra gelen 2. gol ilk 15 dakikada GS'nin CL umutlarını tüketti. Steaua ile Romanya'da yapılacak maçta hata yapma lüksü yok sarı kırmızılı takımın. Geri dönüşün güzel olduğunu Euro2008'den biliyoruz ama CL'de evinizdeki maçları kazanmak zorundasınız. Arda, Servet ve Nonda'nın çabaları karşısında aslında geçen sezonlarda hiç de küçümsenmemesi gereken bir Avrupa kupa tecrübesi edinmiş Romen takımı karşısında ancak beraberlik geldi. Radoi, Nicolita, Bernhardt (spiker ona hep Arthur dese de, bu adam maçı Moreno ile birlikte domine etti!) ve Moreno teknik kapasitesi yüksek futbolcular ve bunu deplasmanda gösterebilecek kadar üst düzey oynuyorlar. Topal'ın formsuz ya da yorgun oluşu takımın defansif gücünü yarı yarıya azaltmış durumda. Bükreş'te GS'nin iyi oyunun yanı sıra şansa da ihtiyacı var.
Gelelim 2. maça. D-Smart'ta olması yeterince sıkıntı veren maç, geçen senenin çeyrek finalisti deplasmanda ilk 15 dakikada 2 gol yiyip, 3.sü ofsaytten iptal edilen bir gol daha görünce kalesinde iyice buhran halini aldı. Partizan maçı 4-0 yapıp turu geçmiş olarak İstanbul'a gelebilirdi. Sonra oyun dengelendi ve 2-2 oldu ama sonlarda 2 takımda galip gelebilecek pozisyonlar yakaladı. Sorun bence FB orta sahasının Uğur - Alex - Kazım'dan kuruluyor olması. Arkalarında Selçuk, önlerinde Semih ve Guiza. Defansif anlamda çok çok zayıf bir yapı. Geçen sene Aurelionun oynadığı yerde Alex'i görmek umutsuzluk sebebi. Alex orada oynayamaz, çok açık. Orada oynadığı sürece asist ve gol rakamları azalacak, yıpranacak ve sakatlanacaktır. Emre Belözoğlu mutlaka oynamalı ve hatta Maldonado da. Selçuk bu düzeydeki maçlar için bile çok hata yapan iyi bir yedek ancak. Üzülerek görüyorum ki Semih yedek kalacak, çünkü Emre takıma girecek ve Alex Guiza ile ileride oynarsa takım daha verimli olacak. Uğur ve Kazım'ın bu maçlarda ellerine geçen şansları rezil etmelerinden bahsetmek bile yersiz. Yine de kabus gibi bir maç için 2-2 iyi bir sonuç. Carlos'un futbolu ve tecrübesi bu maçta tat verirken Volkan rezalet bir başlangıç yaparak her topa boşa çıktı ve kaleye transfer isteyenlere meydanı açıverdi. FB 2. maçta Partizan'ı bu kadroyla bile yenebilir. Ama grup maçlarında Deniz - Aurelio tandemini Deniz / Maldonado - Emre ile kurmak gerek. Aragones'in bunu yapmayacağı ve heyecan yaşanacağı kesin. Skibbe ile yarışırlar.
No comments:
Post a Comment