Dünya Genç Milli Şampiyonası'nda parlamıştı ilk. Fatih Terim de o zaman bu çocuk iyi olacak demişti. Bu parlama onu Liverpool'a taşıdı. Harika bir performansla kariyerini sürdürüyordu ki sakatlıklar Gerard Houllier'nin onun yerine Heskey - Owen ikilisini tercih etmesine sebep oldu. Haksız da sayılmazdı. Rafa da onu tercih etmemeye başlayınca soluğu Aston Villa'da aldı. Ve bu saatten sonra onu artık medyada daha az görür olduk. Carew ile takasta kullanıldı ve en sonunda Lyon'a geldi. Hep iyi kulüplerin kadrosunda yer aldı ancak hiç o kulüplerin ilk 11 golcüsü olamadı. Lyon'da fırsat kollarken genç Benzema patladı Fransa'da. Oradan da sıkıldı. Sezon ortasında Porstmouth'a kiralık verildi. Premier League'i hep sevdi ama İngiltere onu sevemedi. Milan Baros'un Anelka kadar çarpıcı bir kariyeri olmadı belki ama benzer yaşam çizgileri var. Anelka tam bir atlet ve inanılmaz bir yetenek. Baros'un meziyetleri ise farklı. Hızlı, top saklayan, çevik ama daha az yapılı bir oyuncu.
Çek 80 jenerasyonu için önemli bir isimdi Baros. Ostrava Maradona'sı artık geleceğini meçhule doğru sürüklüyor. Son verdiği röportajda sezon sonunda ne yapacağını bilmediğini, Euro2008 sonrası herşeyin netlik kazanacağını söylüyor. Ama biraz umutsuz. Öyle olmakta haklı çünkü artık iyi bir kulüpte oynaması için çok başarılı bir şampiyona geçirmesi bile yeterli olmayabilir. Saviola gibi o da yavaş yavaş değerini kaybediyor. Saviola Madrid macerasını da kötü tamamlayacak gibi görünüyor.
No comments:
Post a Comment