Sunday, 1 November 2009

Cumartesi

Güzel maçlar vardı. Napoli 2-0 geriden gelip deplasmanda Juve'yi 2-3 yendi, Hamsik 2 gol attı, Amauri De Sanctis'e son saniyede çift dalınca kırmızıyı gördü. Zaten Juve'nin nasıl 2-0 öne geçtiğini izlemek maçı keşfetmeye yetiyor. Trezeguet'nin golü fena değil, 2. gol ise Napoli savunmasının asisti. Ferrara'nın takımı istikrarlı bir onbire kavuşturamadığı ve takımı Diego'dan başka ileri götürecek oyuncu bulamadığı görülüyor. Giovinco çok genç, forvetler çakılı, orta sahada defansif oynayanlar tek taraflı oyunun üretkensizliğinde boğuluyor. Bu maçta savunmayı da iyi yapamayınca Hamsik meydanı boş buldu ve affetmedi. Napoli zaten iyi bir takım, onları hapsedemeyince hücumda da etkili olmalarına fırsat vermiş oluyorsunuz. Daum'un GS maçı boyunca her pozisyon sonrası blokları koruyun işaretlerini hepimiz gördük. Bu oyunun olmazsa olmazı kademeli savunma. Açıklar ancak böyle kapanıyor.
Bu sene bunu yapamayan diğer takım da bu işin kitabını yazan Benitez'inki. Fulham'dan 3 gol 2 kırmızı kart yemeleri savunmada Kyriagos'un varlığıyla korkunç bir hal aldı. Degen-Carragher maçı çevirmek isteyen tek adam olan Torres'e yardım etmediler. ManU galibiyeti dönüşün başlangıcı olamadı, L'pool yokuş aşağı gitmeye devam ediyor, bu sezon artık kaybedildi gibi. Chelsea ve ManU net galibiyetler alıyor, Arsenal de saman alevi gibi parlayan Tottenham'ın ateşini söndürdü. 2 dakikada 2 gol yiyen PL takımı şampiyonluğa oynayamaz. Tabii burada Fabregas'ın da hakkını vermek lazım, müthiş bir gol attı.

İspanya'da ise Madrid kör topal 10 kişi kazanırken (Albiol erken atıldı), Barça sürpriz kayıplar vermeye devam ediyor. 90'da Osasuna'dan golü yiyip 1-1'le puan bıraktılar. Geçen sezonu artıyorlar. Herşeyi kazandıktan sonra Guardiola'nın birşeyleri değiştirme çabası boşuna değildi ama henüz işe yaramadı. Çünkü sadece strikerı değiştirmekle herşey çözülmüyor. Sorun savunmada. Alves'in yokluğu çok önemli. Milito'nun dönmesi onları pozitif etkileyebilirdi. Aynı Ronaldinho'nun Milan'a dönüşü gibi. Formunu ve etkisini arttırdıkça takım kıpırdanıyor. Topu ileri sürüklüyor, rakibinin üstüne üstüne gidiyor. Herşeyden önemlisi hızlanmış durumda. Pato ve Borriello'nun gol atmaya başlamaları bu yüzden. Parma'yı 2 golle geçerlerken azıcık üzüldüm ama Milan toparladı, yine de üst seviyede değiller, Serie A'da ilk 4'te olacaklardır.
Son satırlar hala çağ atlayamayan Mustafa Hoca'ya. 3 günde bir maç oynayamayan takımın CL'de ne işi var hala anlayamamış. Türkiye'nin maçı, sizin için savaşıyoruz ağlamaları bence artık eskidi. Bunu tartışma konusu yapıyor olmak yetersizlikten başka birşey değil. Geçen senenin şampiyonunun siyah beyazlılar olması esas kaybıdır Türk futbolunun.

No comments: