Tuesday, 24 November 2009

Kültür

Hayat gelgitlerle dolu. Kimi zaman sarsıyor, kimi zaman sevindiriyor. Ne adım atacak cesaret kalıyor ne de birşey yapma isteği. Sonra geçer gibi oluyor, ama hatıralar gelip tekrar al aşağı ediyor insanı. Mehmet Demirkol yazmak disiplin işidir demiş; ben bazen o disiplini kaybedecek kadar duygusal ve tembel olabiliyorum. Blogun Türkçe karşılığı günlükse, ben günlük tutamıyorum. Yaptığım şey keyfim oldukça bir iki satır yazmak. Ama hayatta esas olan disiplindir, başarı disiplin olmadan gelmez. Kendimi, ara versem de hep dönüyor olma başarısıyla avutuyorum.

Iniesta ile başlayalım. Şu an yerde yatıyor. Chivu tekmeyi yapıştırdı; çünkü haketti, sağdan atıp soldan geçerek Rumen oyuncuyu küçük düşürmek üzereydi. İlker Yasin'in yalancısıyım, Rooney onun için dünyanın en büyük oyuncusu demiş. Bence de Messi-Ronaldo saçmalığından öte bir adam. Xavi'den daha üstün mü tartışırım, Ronaldo'dan hızlı mı bilmiyorum, Messi kadar kıvrak mı incelemek lazım. Ama mütevazi ve sessiz bir adam olması onu sempatik yapıyor. Nou Camp'ta bu hallere düşeceği aklına gelmeyen adam Eto'o ona baktıkça gıpta ediyor mudur acaba? Bu sene çok iyi olmayan Barça'nın Inter'e karşı geçen seneden bir 45 dakika izlettirmesi de Afrikalı oyuncunun şanssızlığı. Messi-Ibra yok, ama tribünler altyapıdan çıkan Pedro'yu alkışlıyor. Rubin 1 puan aldı, bu haftadan geçen sezonun efsane takımının elenmesi tatsız olurdu, neyse ki olmadı. Haftasonu El Clasico var, kadrolar müthiş, ama Barça'nın silkelediği Inter kadrosuna da kim laf edebilir ki?

Julio Cesar-Maicon-Samuel-Lucio-Chivu-Cambiasso-Stankoviç-Motta-Zanetti-Milito-Eto'o

No comments: