Monday, 30 November 2009

Daum Takımı Olamamak

FB'nin başına geçtiği ilk sezonun ilk yarısında da benzer sorunlar yaşayıp geri düşmüştü Alman Hoca. Daum takımı olamamak, mücadele etmemek demektir. Appiah'lı orta sahanın eze eze sindirdiği rakipleri hatırlayınca, işte buydu Daum takımı diyor insan. Durmadan koşan, arayan, hırpalayan, mağlup olsa da mücadeleyi hiç bırakmayan bir takım. İlk haftalarda Daum'un istediği yapılıyordu, futbolcular savaştıkça şansın onların yanına geleceğini anlamış gibiydi. Antep salladı sonunda, ama GS maçı imdada yetişti. Ve ilk yarı sanki orada bitti. 10 maç, 1 mağlubiyet. Rahat şampiyonuz diye düşünmüş olmalılar. Oysa unutulmaması gereken Türk liginde 3 büyüklerin her zaman bunu yapabileceği. Nitekim BJK 8 maç üst üste kazanıp (FB maçı dahil), arkalarına geliverdi. Emre'nin Daum'la beraber takımın kilit oyuncusu olduğu açık. Ve yerine konacak başka bir muadili yok. Forvetteki zayıflık, Alex'in çok doğal form düşüklüğü bireysel galibiyetleri de alıp götürdü. Artık idmanlar daha zor, daha yoğun geçecektir sarı lacivert sözleşmeli futbolcular için. Devre arasında bu takımdan Güiza, Deivid,Carlos gitmeli, mümkünse bir forvet bir stoper alınmalı. İhtiyaç olan yerler açık. Elbette orta sahaya bir Diego'ya kimse itiraz etmez ama devre arası öyle oyuncu bulmak hayal. Denizli'nin "ilk yarıyı lider kapatırız" sloganı gerçek olabilir, çünkü Eskişehir ve TS deplasmanlarında FB'nin bu oyunla puan alması çok zor. Zaten Bursa ve GS de hemen arkadalar. İlk yarı bitiminde Daum 4. sırada bir takıma katlanamaz.

No comments: